Bağışlama Nedir? Bağışlama Sözleşmesi
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 234’üncü (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 285/1’inci) maddesinde bağışlama sözleşmesi, “hayatta olan kimseler arasında bir tasarruftur ki onunla bir kimse, mukabilinde bir ivaz taahhüt edilmeksizin malının tamamını veya bir kısmını diğer bir kimseye temlik eder” şeklinde tanımlanmıştır. Öğretide de; “Bağışlama, bağışlayanın bir muadil karşılık (ivaz) almaksızın, bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermeyi üstlenmesi ya da vermesi yoluyla bu iki kişi arasında yapılan tek tarafa borç yükleyen sözleşme” olarak tanımlanmaktadır (Aydoğdu, Murat/Kahveci, Nalan: Türk Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, İzmir, 2013, s. 344).
Bağışlamanın unsurları öğretide çeşitli şekillerde ortaya konulsa da, somut uyuşmazlık açısından “causa donandi” unsuru önemlidir. “Causa donandi” ilkesi yani kazandırmanın bağışlama sebebiyle yapılmış olması; bağışlayanın bağışlanana kazandırmayı bir ivaz (karşılık) almaksızın, onu zenginleştirme amacıyla yapmasını ifade eder (Yavuz, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 222). Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de salt kazandırmanın bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez.
Bağışlama sözleşmesinin konusunu her türlü mal varlığı değeri ve hak oluşturur. Buradaki mal varlığı değeri maddi bir mal olabileceği gibi, gayri maddi bir mal da olabilir. Maddi mallara menkul ve gayrimenkul mallar ile para örnek olarak gösterilirken gayri maddi mallara ise ayni haklar, alacak hakları, fikri ve sınai haklar ve bu haklardan elde edilebilecek gelirler örnek olarak gösterilebilir. Bağışlama sözleşmesinin şeklini Kanun’daki düzenlemeye uygun olarak elden bağışlama ve bağışlama taahhüdü ayrımına göre incelemek gerekir. 818 sayılı BK’nın 237/1’inci (6098 sayılı TBK’nın 289’uncu) maddesi gereğince elden bağışlama, bağışlayanın bir şeyi bağışlanana teslimiyle vücut bulur. Elden bağışlama borç doğuran bir sözleşme olup, bunun kurulmasıyla ifası aynı anda gerçekleşir. Elden bağışlama sadece menkullerin ve alacakların bağışlanmasında söz konusu olup, tapuya kayıtlı gayrimenkuller ve bunlar üzerindeki ayni haklar elden bağışlamaya konu olmazlar. Alacakların elden bağışlanmasında yazılı bir temlik sözleşmesine ihtiyaç vardır.
Bağışlama Sözleşmesi Şekil Şartları
Elden bağışlamadan farklı olarak, bağışlama taahhüdünde sözleşmenin ifası, kurulması safhasından sonra gerçekleşmektedir. Başka bir deyişle borç doğuran sözleşme ile tasarruf işlemi açık bir şekilde birbirinden ayrılmaktadır. Bağışlayanın acele ve düşünmeden hareket etmesini önlemek amacıyla 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 238’inci (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 288/1’inci) maddesi gereğince bağışlama taahhüdünün geçerliliği kural olarak yazılı şekil şartına bağlanmıştır. Menkuller ile alacaklara ilişkin bağışlama taahhütleri için adi yazılı şekil yeterli iken gayrimenkullere ve bunlar üzerindeki ayni haklara ilişkin bağışlama taahhüdünün geçerli olması için resmi şekilde yapılması şarttır. Öngörülen şekil tarafların adlarını, bağışlama konusunu ve bağışlayanın karşılıksız kazandırmada bulunma iradesini ihtiva etmelidir.
Bağışlama Sözleşmesini Geri Alma
818 sayılı BK’nın 244’üncü ve 245’inci (6098 sayılı TBK’nın 295’inci ve 296’ncı) maddelerinde bağışlamanın geri alınması düzenlenmiştir. Buna göre bağışlayan kanunda belirtilen geri alma sebeplerinin gerçekleşmesi hâlinde elden bağışlama veya bağışlama taahhüdünde bağışlamayı geri alabilir. Bağışlayanın geri alma hakkı, geri alma sebeplerinin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılabilir. Bu süre hak düşürücü süredir.
- a) Bağışlananın, bağışlayana veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlemiş olması
- b) Bağışlananın, bağışlayan veya ailesi için kanunen yükümlü olduğu görevlere önemli ölçüde aykırı davranmış olması
- c) Bağışlananın, haklı bir sebep olmadan, bağışlamayı kayıtlayan bir yüklemeyi yerine getirmemesi