Hürriyet Mahallesi, Kız Kalesi Sokak No:3 İç Kapı: 2, 34403 Kâğıthane/İstanbul
trenfrdearruroja

Çek İstirdat Davasında Arabuluk Şart mıdır?

23.05.2020
Çek İstirdat Davasında Arabuluk Şart mıdır?

Ticaret hayatı içinde sıkça karşılaşılan durumlardan birisi çeklerin kaybolması ve çalınması hususlarıdır. Kaybolan veya çalınan bu çeklerin kötü niyetli üçüncü kişiler tarafından işleme konulduğu durumlar sıkça yaşanmaktadır.  Rızası dışında zilyetliği kaybeden kişiler avukatlara ulaşıp dava açılması ve olası zararlara karşı koruma talep etmektedirler.  Bu yazıda avukat meslektaşların çek istirdatı davası ve çek istirdatının yanında menfi tespit davası açılmasının zorunlu arabulucuk şartı olup olmadığını Yargıtay kararını paylaşmış olacağız.

İlk derece mahkemesince, davanın 7155 sayılı 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı, bu maddeye çek istirdatına ilişkin eldeki davada arabulucuya müracaat edilmesinin dava şartı gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Dava Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince ele alınmış;

ilk derece mahkemenin kararı ele alınmış; çek istirdatı davasının aynı zaman bir alacak davası olduğu, TTK 797. maddesine göre talepte bulunulması nedeniyle mutlak bir ticari dava olduğu, bu nedenle TTK’nın 5/A maddesi gereğince arabulucuya müracaat edilmeden dava açılmasının mümkün olmadığı, menfi tespit davaları yönünden arabulucuya müracaat edilip edilmeyeceği hususu uygulamada tartışmalı olmakla birlikte menfi tespit davasında, davalının alacak iddiası bulunduğundan arabulucuya tabi olması gerektiği, menfi tespit davası devam ederken borç tahsil edildiğinde davanın re’sen istirdat davasına dönüştüğü, bu sebeple menfi tespit davasının bir alacak iddiasınıda içerdiği, aksi takdirde re’sen istirdat davasına dönen menfi tespit davasında yargılamanın ortasında arabulucuya gidilmesine karar verilmesi sonucu doğacağı, bunun usul ekonomisinede uygun düşmeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir;

Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 792. maddesi kapsamında açılan çek istirdadı ve dava konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece dava türü itibarıyla arabulucaya müracaat edilmesinin dava şartı olduğu gerekçesiyle HMK’nin 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davanın 7155 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile TTK’nın 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre TTK’nin 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Eldeki davada uyuşmazlık, TTK’nin 792. maddesine göre açılan çek istirdadı davasında ve menfi tespit davasında arabulucuya başvurmanın dava şartı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. TTK’nin 792. maddesi “Çek, herhangi bir suretle hanıilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür” şeklindedir. Anılan madde hükmüne göre açılan davada davacının talebi, bir miktar paranın ödenmesi, alacak veya tazminat değil kıymetli evrak olarak çeki haksız olarak elinde bulundurduğu iddia edilen hamilden çekin iadesidir. Bu itibarla TTK’nin 792. maddesi kapsamında açılan çek istirdadı davasında arabulucuya başvurmak dava şartı değildir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin ve bölge adliye mahkemesinin çek istirdadı davasında arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu yönündeki değerlendirmeleri yerinde değildir.

Davada diğer talep olan davacının çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti talebinin yani menü tespit davasının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı hususuna gelince, menfi tespit davasında davacı, davalıya borçlu olmadığının tespitini istemekle, buna karşın davalı taraf davacının borçlu olduğunu savunmaktadır. Netice itibarıyla mahkeme menü tespit davasında davacının borçlu olup olmadığının tespiti ile birlikte davalının da alacaklı olup olmadığının tespitini yapacaktır. Şu halde menü tespit davasında dava konusunun bir miktar alacağa ilişkin olduğu açık olup 7155 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesi kapsamında menfi tespit davasında arabulucuya başvurmak dava şartı ise de arabuluculuk dava şartına tâbi olmayan çek istirdadı davası ile birlikte açıldığından eldeki davada menfi tespit talebi de arabulucuk dava şartına tâbi olmayacaktır.

Bu durumda mahkemece işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu yönden bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazIannın kabulü ile, ilk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/02/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/3048 Esas numara, 2020/1093 Karar numarası

İlgili Makaleler :

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Bir Yorum Yazın

Hukuki Danışmanlık Ücretlidir. İletişim ve Randevu için arayabilirsiniz.
× Whatsapp