Çocuğun Cinsel İstismarı Suçunda Beyana İtibar Edilmesi Adli Raporu ile Husumet İddiasının Birlikte Değerlendirilmesi

09.03.2023

Cinsel suçlar genelde gizlilik içerisinde işlenen suç tipleri olduğundan delil elde etme imkanı sınırlı gibi görünsede etkin soruşturma ile sonuca gitmem mümkündür. Bu yazıda cinsel suçlarda adli tıp raporunun tek başına delil durumunu husumet iddiasıyla birlikte değerlendireceğiz.

Cinsel suçlarda mağdurun beyanına itibar edilip edilemeyeceğine ilişkin raporlar alınmaktadır. Bu raporların çoğunda mağdurun beyanına itibar edimesine gerektiğine yönelik tespitler yapıldığını görmekteyiz. Maddi gerçeğe ulaşmak adına yapılan her türlü hukuki delil dosyaya alınmakta ve değerlendirilmektedir. Daha evvel yapılan yargılamalarda sadece bu adli tıp raporuna binaen sanıklara ceza verilir ve husumet iddialarına pek itibar edilmezdi.

Adli tıp raporunun düzenlendiği mağdurun tek başına beyanına itibar edilip edilmemesi raporunun tek başına yeterli olduğunu düşünmemekteyim. Çünkü bu raporlarda mağdurun psikolojisinin bozulduğunu mesela travma sonrası stres bozukluğu gibi tanılar konularak beyanlarına itibar edilmesi gerektiğine yönelik tespitlerinin suça konu olayda mı yoksa mağdurun yaşadığı başka bir olaya mı yönelik tespitlerinde yer alması gerekir. Bu sebeple mağdurun adli tıp raporlarının hazırlanması aşamasında geçmişine ve geçmişine tanıklık edebilecek her türlü verinin ve tanıkların dinlenmesi sonrası bu raporların düzenlenmesi gerekmektedir.

Adli tıp raporu ile iddia edilen husumet iddiasının aynı düzeyde kalması halinde mağdurun anlatımı, olayın gelişimi de dikkate alınarak hangi delile üstünlük tanınacağı “gerekçelendirilerek” karar verilmesi gerekir. Aksi halde eşit düzeyde kalan delillerin yarıştığı bir durumda şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği delil yetersizliğinden sanığın beraatine karar verilmesi gerekir.