Ceza Hukuku Suça İştirak, Azmettirme, Yardım Etme Cezası
Ceza hukukunda kural olarak suçun bir kişi tarafından işlenebileceği yönünde ifadeler kullanılır. Bir başkasını öldüren kişi, bir başkasını yaralayan kişi, bir başkasını malını alan kişi şu şekilde cezalandırılır şeklide her bir suçun bir kişi tarafından işlenebileceği kabulüne dayalı bir tanım olduğu görülmektedir. Ama bu demek değil ki suçlar bir kişi tarafından işlenebilir. Bir suç bir kişi tarafından işlenebileceği gibi birden fazla kişinin katılımıylada işlenebilir. Hatta bazı suçlar vardır. Bunlara istisnai suçlar denir. Bu suçlar birden fazla kişinin katılımıyla zorunlu olarak işlenebilir. Mesela rüşvet suçu birisi rüşveti verecek bir diğeri de rüşveti alacaktır. Suç eşyasını birisi satacak birisi bunu verecek bir diğeri bunu satın alacak veya alacaktır. Burada dikkat edildiğinde bir veren, bir alan, bir satan, bir satın alan vardır. Mesela uyuşturucu maddeyi satan var, uyuşturucu maddeyi veren var, uyuşturucu maddeyi satın alan var, uyuşturucu maddeyi kabul eden var. Genellikle burada her kişi bakımından suç ayrı bir tanıma tabi tutulmaktadır. Ama mesela uyuşturucu maddeyi ticari amaçla satan kişi ile kullananım için satın alan, uyuşturucu maddeyi veren kişi ile kullanmak için kabul eden kişinin işlediği suçlar farklılık arz edebiliyor. Suçlar arasında bu şekilde bir ayrım olabiliyor. Bu şekildeki suçlara karşılaşma suçları denilmektedir.
Yine bir diğer çok failli suçlarda ise birden fazla kişinin katılımı zorunluluk arz ediyor. Mesela suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak bu suçlarda birden fazla kişi belli suçları veya henüz belirlenmemiş olan mahiyeti itibariyle ekonomik çıkar sağlamak amacıyla bir örgütsel suç yapılanma meydana getirebilirler. Burada dikkat edildiğinde örgütün yapısına katılan kişilerin amacı aynı istikamete yöneliktir. Bunlara yakınsama suçları denir.
Tüm bu suçların da işlenmesine de iştirak mümkündür. Mesela rüşvet suçunun işlenmesine birisi azmettirebilir bir başkası yardım edebilir. Suç eşyasının satın alınması kabul edilmesi suçuna birisi azmettirebilir bir başkası yardım edebilir. Azmettiren veya yardım eden bu suçların faili değil ama işlenişine iştirak eden kişilerdir. Bu yönü itibariyle bir suçun işlenmesine iştirak eden kişilerin her biri o suçun kanuni tarifindeki fiili gerçekleştirebilir. Bu durumda bu kişilerin ceza hukuku sorumluluğu ile bir suçun işlenmesine iştirak etmekle beraber kişi o suçun kanuni tarifine uygun bir fiili gerçekleştirmemiş olabilir. Mesela bir başkasını öldüren kişi kasten öldürme suçunun failidir. Bir başkasını öldürmek için gerekli malzemeleri, silahı temin eden kişi varsa bu temin etmekten başka suçun işlenmesine katkısı yoksa bu durumda silahı temin eden kişiyi bu suçun faili olarak kabul edemeyiz. Ama bu demek değildir ki silahı temin eden kişiyi bu öldürme suçundan dolayı sorumlu tutmayacağız. Böyle bir sonuç çıkarmıyoruz. Yani bir suçun işlenmesine iştirak etmekle beraber suçun işlenmesine bulunduğu katkı o suçun kanuni tarifine uygun değil ise eğer bu kişiyi hangi münaza ile hangi hukuki enstrümanlara dayalı olarak hangi hükümlere dayalı olarak cezalandırma imkanımız var soru bu olması gerekiyor. Yani sadece kasten öldürme suçuna ilişkin ceza kanununa ilişkin suç tanımı bu suçun işlenmesi için silah temin edeni, alet temin edeni, zehirli madde temin edeninde cezalandırılmasına imkan tanıyor mu? işte suçta kanunilik ilkesi gereğince ancak o suçun kanuni tarifine uygun olan fiili işleyen kişi o suçun faili olabiliyor. O kanuni tarife uygun olmamakla beraber bu suçun işlenmesine iştirak eden diğer suç ortağını veya suç ortaklarını fail ile ilgili hükme dayanarak başlı başına o hükümden hareketle cezalandırma imkanımız bulunmamaktadır. Mesela 19.yüzyıl başına kadar ki kara avrupası ceza kanunlarında her bir suçla bağlantılı olarak o suçun işlenişine iştirak edenlerin iştirak statüsüne göre nasıl cezalandırılacağına yer verilmiştir. Yani azmettirenin nasıl cezalandırılacağı, suça yardım edenin nasıl cezalandırılacağı konusunda ilgili kanunlarda her bir suç tanımında ayrı hükümlere yer veriliyor. Özellikle 19.yüzyılın 2.yarısı itibariyle yapılan kanuni düzenlemelerde ceza kanunlarının genel hükümler kısmına herhangi bir suça özgü olmaksızın bütün suçlar bakımından o suçların işlenmesine iştirak eden kişilerin işlenen suçtan dolayı nasıl sorumlu tutulacağı konusunda genel hükümlere yer verildi. Bu hükümler aslında cezalandırılabilirliğin alanını genişleten hükümler olarak kabul edilmektedir. Çünkü bir suçun işlenmesine yardım etme fiilini başlı başına o suça ilişkin kanuni tanımla cezalandırılmıyor. Ama genel hükümler kısmındaki suça yardım etmeye ilişkin hükümlerle hareketle mesela hırsızlık suçuna, dolandırıcılık suçuna, yağma suçuna yardım edeni bu suçların işlenmesine azmettireni de o suç tanımından hareketle cezalandırılabilmenin yolunu açmış oldu. Bazı durumlarda aslında suça iştirak hükümlerinin uygulanması gerekirken bir örgütün varlığı kabul ediliyor. Bu ayrımın çok dikkatli yapılması gerekiyor.
Yazı İçeriği
Suça İştirak Cezalandırılması
Suça iştirakte denilebilirki suçun işlenmesine nedensellik değeri katkıda bulunan herkes eşit değerde ve eşit eşit şekilde cezalandırılır anlayış kabul edilebilir veyahut bu kişilerin iştirak katkılarının farklılığını dikkate alarak suçun kanuni tanımı işleyen kişilerle suça ilişkin katkısı suçun kanuni tanımındanki fiili ifade etmeyen nitelikteki hareketleri gerçekleştiren kişilerin cezalandırılması bakımından farklı bir yöntem izlenebilir. Bizim kanunumuz faillik ve şeriklik ayrımını yaparak bir iştirak statüsü belirlemesini ifade ediyor.
Suça İştirak İle Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Arasındaki Fark
Aslında suç işlemek amacıyla örgüt kurma bir iştirak şeklidir. Yani onlarda suçu birlikte işlemektedirler. Fakat kanunen kanuni tanım gereği bu zorunlu bir iştirak şeklini oluşturuyor. Yani suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu bir kişi tarafından işlenebilecek bir suç değil bizim kanunumuzdaki ifadesiyle en az 3 kişinin biraraya gelmesiyle işlenebilen bir suç türüdür. Bir suçu işlemek amacıyla biraraya gelen kişilerin suç işlemek amacıyla bir örgütün faaliyeti çerçevesinde mi bu suçu işledikleri yoksa iştirak ilişkisiyle mi suçu işlediklerini belirleyebilmek için bakılacak husus belli bir suçu işlemek amacıyla mı biraraya gelmiş bu kişiler yani suçun mağduru bakımından kime karşı işlenebileceği bakımından bir belirleme yapılmış yoksa belirsiz sayıda kişilere yönelik olarak mı birtakım suçların işlenmesi amacıyla bir araya gelindiğine bakılır. Bir diğer nokta ise gevşekte olsa biraraya gelen kişiler arasında hiyerarşik ilişkinin varlığını aramak gerekir. Devamlılık unsurunu aramak gerekir. Birden çok örgüt suç işlemek amacıyla bu örgüt devamlılık göstereceği için örgütün devamlılığını sağlayacak şekilde eleman vs gibi hususların da birlikte bulunması gerekir. Dolayısıyla bizim uygulamamızda bazen iştirak halinde işlenen suçların bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlendiğine yönelik olarak bazı değerlendirmelerin yapıldığına şahit olabiliyoruz ama suç teorisinin prensipleri iştirak hükümleri çerçevesinde bu şekilde bakmak gerekir. Örgütün varlığını oluşturan hususlar başkadır iştirak ilişkisi başkadır. Bir suç işlemek amacıyla biraraya gelen kişiler bu suçun kime karşı işleneneceğini, nasıl işleneceğini ana hatlarıyla belirlemiş olmaları gerekir. Ama örgüt dediğimiz zaman örgütün işleyeceği suçlar kime karşı işleneceği, ne şekilde işleneceği belli değildir. Dolayısıyla suçun mağduru bakımından hiçbir önem taşımamaktadır. Gevşekte olsa iştirak boyutunu aşan bir hiyerarşik ilişki olmalıdır. Bunları birlikte değerlendirerek somut işlenecek suç bakımından iştirak ilişksinin mi yoksa bir örgütün faaliyeti çerçevesinde mi suçun işlendiğini belirlemek gerekir.
İştirak Suçu İle Örgüt Suçunun Sonuçları Farkı
İştirak ile örgüt suçu birbirine çok benzemektedir. Fakat sonuçları çok farklıdır. Örgüt olduğu zaman soruşturma usulleri çok farklıdır. Yani soruşturmadaki iletişimin dinlenmesi gibi birçok başka imkanlar söz konusu olabiliyor. Bazı diğer suçlar içinde istisna olarak bu imkanlar var aslında. Bir başka fark ise yetkili ve görevli mahkemeler değişiyor. İnfaz usulü değişiyor. Gidilececek cezaevi değişiyor. Yani bir soruşturma örgüt diye başladığı zaman çok farklı sonuçlara yol açıyor. O yüzden örgüt ile iştirak kavramının birbirinden doğru bir şekilde ayrımını yapmak çok önemlidir. Üstelik ceza kanunlarının bazı maddelerinde mesela yağma gibi bazı suçların birden çok kişi halinde işlenmesi halinde daha çok ceza verilmesini gerektiren bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır.
Faillik ve Şeriklik Arasındaki Fark Nedir ?
İşenen suçtan dolayı faili müşterek fail mi yoksa şerik olarak mı nitelendirilmenin yapılacağı bir başka sorundur. Öncelikle şeriklik nedir? 5237 sayılı TCK’nın 38 ve 39. maddelerinde “suça azmettirme” ve “suça yardım etme” olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir. Faillik ile şeriklik ayrımın yapılmasında esas alınan kriter suç teşkil eden haksızlığı gerçekleştiren kişiler ile bu haksızlığı gerçekleştirmeyip fiili ile haksızlık gerçekleştirilmesini birbirinden ayırmak yönündedir. Suç teşkil eden haksızlığı birlikte gerçekleştiren kişiler ne zaman birlikte gerçekleştirmiş sayılır bu konuda yine kanunun düzenlemesinde müşterek faillik bakımından fiil üzerinden fonksiyonel bir hakimiyet kuran kişilerin müşterek fail olduğu ifade ediliyor. Yani suç teşkil eden haksızlıkla doğrudan muhatap olan kişilerin fail olduğunu söylemek tüm sorunları çözmüyor. Somut olayda ele almak gerekir. Bu haksızlığın işlenişine kendi fiiliyle katılan o fiilin işlenişinde birlikte suç işlemek kararı çerçevesinde fonksiyonel bir hakimiyet kurmayı ifade eden fiili gerçekleştiren kişileri müşterek fail saymak gerekir. Klasik örnek bir gözcünün bu faaliyetinin bu hareketinin müşterek faillik mi yoksa şeriklik mi sayılacağı hususu o hırsızlık suçunun işlenmesindeki önemine göre belirlenecektir. Şayet gözcünün faaliyeti içeriye girip eşyayı dışarı çıkaran kişileri bu fiili işlemesi bakımından önem taşıyorsa yani gözcülük faaliyeti gerçekleşmediği takdirde hırsızların bu fiili işlemesi yarım kalacaksa bu takdirde gözcüyü kanuni tanımındaki hırsızlık dediğimiz başkasının taşınabilir eşyasını kendisi gibi almadığı halde fiil birlikte karar verdiği kişilerle işlediği ve işlediği fiilin önem değeri ifade ettiği için bu kişininde müşterek fail olarak sayılması gerekiyor. Söz gelimi cinsel saldırı suçunda cinsel saldırı eylemini nitelikli halini gerçekleştiren kişi ile bu fiilin gerçekleştirilmesi bakımından sırf orada bulunması sebebiyle mağdurun direncini kırmak bakımından varlığı bile fonksiyon ifade eden bir kişide müşterek fail olarak nitelendirilmesi gerekecektir. Yani dolayısıyla suçun kanuni tanımındaki fiilin birlikte işleyen kişiler müşterek faildir. Bunun iki tane kriterini biliyoruz. Birlikte suç işleme kararı ve birlikte suç işleme kararına üzerine birlikte, fonksiyonel bir hakimiyetin kurulması şeklindedir. Yargıtay’da bu iki kriteri uygulamaktadır. Örnek vermek gerekirse eğer 2 -3 kişi bir mağdura saldırma ve yaralama suçununu işleme kararı aldıysa ve bu karar çerçevesinde mağdura karşı şiddet ugulamayı icra ettikten sonra şayet mağdur ölmüşse tüm faillerin sorumluluğuna gidilir. Yani burada kaç kişi varsa mağdura karşı işlenen suçu müşterek fail sıfatıyla işlemiştir. Yaralama kastıyla hareket edilip mağdur sonucunda ölmüş ise neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçundan müşterek fail sıfatıyla sorumlu tutulması gerekmektedir.