Hürriyet Mahallesi, Kız Kalesi Sokak No:3 İç Kapı: 2, 34403 Kâğıthane/İstanbul
trenfrdearruroja

TCK 192/4. Fıkrasıyla Tedavinin Uyuşturucu Madde Suçuna Etkisi

TCK 192/4. Fıkrasıyla Tedavinin Uyuşturucu Madde Suçuna Etkisi

Türk Ceza Kanunu 191. maddesinde düzenlenen uyuşturucu madde kullanmak, bulundurmak suçunun etkin pişmanlık başlığı altında düzenlenen 192/4. fıkrasındaki düzenlemesine değineceğiz.

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanmak

Madde 191
(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


Etkin pişmanlık

(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önceresmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz. (Ek cümle: 24/11/20166763/16 md.) Bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının 279 uncu ve 280 inci maddeler uyarınca suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz.

Kanunkoyucu uyuşturucu madde suçlarına ilişkin caydırıcı cezalar getirirken etkin pişmanlıktan yararlanmaları için kişilere fırsat vermiştir. Özellikle uyuşturucu kullanmak için bulundurma suçlarında kişilerin içinde bulunduğu bağımlılıktan ötürü iradelerinin büyük oranda etkilendiği ortadadır. Ceza hukukunun en temel unsuru olan kast unsurunun varlığı ve kusurluluğu ortadan kaldıran genel hükümlerin dışında bu suçlara Etkin pişmanlık adı altında daha üstünde durulan özel bir hüküm tahsis etmiştir.

Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma
Madde 34 (1) Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.

(2) İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.


Anayasa madde 58’de

“Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” ibaresi yer almaktadır. Türk Ceza Kanunumuzda da Anayasada yer alan bu ifade ile birlikte başta gençlerin korunması olmak üzere tüm toplum bireylerinin korunması adına düzenleme meydana getirilmiştir.

Cezalandırma ve infazın tek amacı bulunmaktadır. Hükümlüyü topluma tekrar kazandırmaktır.  Bir kişi topluma nasıl kazandırılabilir?  Sadece tecrit edilerek mi? Tabiki hayır. Anayasa’da yer alan ve devlete yüklenen sorumluluk gereği modern ceza hukukunun gerekliliklerini yerine getirerek olacaktır.  Faili, hükümlüyü topluma kazandırmanın yollarından birisi de yukarıda yer alan etkin pişmanlık hükümleridir. Tüm bu hususlar da yeterli değil. İlk önce sosyolik anlamda suç ve suçun işlenmemesi için devlet tüm imkanlarıyla mücadele vermelidir. Eğer bir kişi uyuşturucu maddeye erişebiliyorsa devlet bu imkanın önünü kesmelidir. Kişiyi topluma kazanmanın yolu kişiyi tekrar sosyalleştirmek ve toplumun bir parçası haline dönüştürmektir. Kişiyi bağımlılığından kurtarmak ve tedavi etmekte devletin bir diğer kurumu olan tıbbi kurumlarla yapılacaktır. Görüldüğü gibi Anasaya 58.maddeyi sadece ceza hukuku olarak düşünmemek gerekir.

Uyuşturucu bağımlılığının etkisinde bulunan kişi hali hazırda sağlık yönünden kendisine zarar vermektedir. Ceza hukuku kişiyi kendisinden bile korumayı hedeflemiş ve kişileri cezalandırarak kullanan ve kullanmaya özenen kişileri caydırma hedefi gütmüştür. Ancak bağımlılığın etkisinde olan kişileri burada ayırmak lazım. Çünkü halihazırda bağımlılık etkisinde bulunan kişi iradesini kaybetmiştir. 192/4.fıkrasında etkin pişmanlık hükmünün  kişi hakkında soruşturma başlamadan evvel kendi isteğiyle tedavi olma şartının bize göre olumlu ancak yeterli olmadığı kanaati taşımaktayız.  Bağımlı olan kişi hakkında soruşturma başlamadan evvel konulan şartın yeterli olmayacağı düşüncesindeyiz. Sürekli irade ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini kaybetmiş kişi hakkında bu yönde bir davranış beklemek yerinde değildir.

Hali hazırdaki düzenlemede kişi soruşturma başlamadan evvel tedavi olmak üzere ilgili sağlık kurumlarına başvurmuş ise kişi hakkında ceza verilmez. Bu durumda kişi sağlık kurumuna tedavi için başvuruda bulunduktan sonra suçu işlemeye yönelik serbestlik kazanacağı anlamı da taşımamalıdır. Bu durumda hakim, ilgili sağlık kurumlarından aldığı bilgi ve belgeler kişinin kullandığı maddenin nevi ( bağımlılık düzeyini saptamak adına) , kişinin soruşturmaya konu somut olay karşısındaki tutumu değerlendirilmesiyle birlikte kişiye ceza verilmez. Yani kişi 2015 yılında sağlık kurumunda tedavi görmüş ve ayrılmış daha sonra 2017 yılında tekrar uyuşturucu madde kullanmaktan soruşturma başladığında aradan 2 yıl bir süre geçti düşüncesiyle bağımlılığın etkisi bittiği düşünülerek kişi hakkında peşin hükümle ceza verilmesi ceza hukukunun genel kaideleriyle bağdaşmayacaktır.  Gerekirse ilgili kurumdan kişinin hastanedeki tutumu ve çabası kişinin sosyal hayattaki bilgileri ceza verilip verilmemesine ışık tutacaktır. Kişi hakkında tam bir kanaate varılmaması sebebiyle kişinin aleyhine değil lehine yorumlanması gerekir. Yukarıda bahsettiğimiz devletinde uyuşturucu maddeyle mücadelesinin eksik kaldığı düşünüldüğünde, şüpheden sanık yararlanır ilkesi, ceza ve infazın amacının kişiyi topluma kazandırma ( resosyalizasyon ) yönelik olması hususların birlikte sanık lehine yorumlanması gerektiği düşüncesindeyiz.

 

İlgili Makaleler:

 

 

Ziyaretçi Yorumları - 1 YORUM
  1. önder dedi ki:

    gecen acile gittim etil alkol zehirlemensi diye meteanfatin diye madde cıktı ceza alırmıyım

Bir Yorum Yazın

Hukuki Danışmanlık Ücretlidir. İletişim ve Randevu için arayabilirsiniz.
× Whatsapp