İnfaz düzenleme kapsamında hali hazırda uyuşturucu tacirlerinin kapsam dışı kalacağına ilişkin yapılan değerlendirme sonrasında uyuşturucu taciri ile torbacılar arasındaki ayrımın sahada olan bir avukat olarak yapılması gerektiğini düşünmekteyim. Uyuşturucu taciri dediğimiz kişiler, kilolarca yüklü miktarda uyuşturucu madde satışını gerçekleştirmiş olan kişiler iken torbacı olarak nitelendirdiğim kişiler ise hafif miktarda uyuşturucu madde ticaretinin satışını gerçekleştirenlerdir. Bu suçları daha irdelediğimizde en büyük mağduriyetlerin torbacı olarak nitelendirilen kişilerin davalarında görüldüğünü söyleyebilirim. Soruşturma aşaması uyuşturucu ticareti davalarında çok ilginçtir. Bazen bir dal uyuşturucu maddeyi çeşitli sebeplerden ötürü ( baskı , korku vs. ) diğer arkadaşından alarak kendisinin uyuşturucu suçlamasından kurtulacağı inancıyla aslında diğer arkadaşı aleyhine hiç olmamış bir ifade verebilmektedir. Torbacı olarak nitelendirilen diğer kişi sadece 1 dal uyuşturucu satışını gerçekleştirdiği için uyuşturucu ticareti suçlamasıyla ağır ceza mahkemesinde yargılaması yapılmakta çok ağır cezalar ile karşı karşıya kalmaktadır.
Cezaların orantılı olması temel amaç olması gerektiğini düşünüyorum. Elbetteki torbacı olarak uyuşturucu ticareti suçunu işleyen kişilerinde cezalandırılması hukuk sistemimizde gereklidir. Ancak orantılılık ve ölçülülük ilkelerinin uygulanması temel esas alınacak kriter olmalıdır. Nasıl ki cinsel suçlar için ayrım yapılmışsa uyuşturucu ticareti suçuda ayrı bir kanun maddesiyle ayrılmalıdır. Cinsel suçlarda, suç eğer sarkıntılık boyutunda kalmışsa bu suça verilecek hapis cezası temel cezadan çok daha azdır.
Ölçülülük ilkesiyle devlet, cezalandırmanın sağladığı kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür. Diğer bir ifadeye, bu ilke, Anayasa hukukunda, sınırlandırmada başvurulan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli olmasını; bu aracın sınırlama amacı açısından gerekli (zorunlu) olmasını ve araçla amacın ölçüsüz bir oran içinde bulunmamasını ifade eder.
Türk Ceza Kanunu Madde 188 / 3 – Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.(1)(2)(Ek cümle: 18/6/2014 –6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.
Yukarıdaki uyuşturucu ticareti suçunun düzenlendiği kanun maddesine ek olarak ;
“Uyuşturucu maddenin miktarının az olması halinde verilecek ceza yarı oranında indirilir.”
şeklinde bir ekleme yapılırsa torbacı olarak nitelendirilen kişiler ile kilolarca uyuşturucu madde ticareti yapan uyuşturucu taciri arasındaki ceza dengesi kurulmuş olur.
İnfaz düzenlemesi değişiklik teklifi TBMM’nin toplanması sırasında tartışılması gereken bir konu olduğunu kesinlikle düşünüyorum. Tutuklu ve hükümlülerin en büyük bölümünü uyuşturucu suçları oluşturmaktadır. Bu düzenleme hem vicdanları zedelememesi hemde hukuki bir denge kurulması açısından yerinde olacaktır.