4857 sayılı İş Kanununda yer alan işçilere tanınan yıllık ücretli izin hakkı; hak kazanma koşulları, iznin uygulanması, izin ücreti gibi temel esasları bakımından anılan kanunda düzenlenmiştir.
Yazı İçeriği
- Yıllık İzin Nedir? Yıllık İzni Hakkı ?
- Yıllık İzin Hukuki Dayanağı Nedir ?
- Yıllık izin ile Korunmak İstenen Hukuki Değer Nedir ?
- Yıllık İzin Süresinden Vazgeçilebilir mi?
- Yıllık İzinden Kimler Faydalanamaz ?
- Yıllık İzin Süreleri İş Kanununa Göre Nedir?
- Memurların Yıllık İzin Süreleri
- Yıllık İzin Ücrete Dönüştürülebilir mi?
- Yıllık İzin Bölünebilir mi?
- Yıllık İzin Yol İzni Süresi Nedir?
- Yıllık Ücretli İzin, Hastalık İzni ve Yıllık Ücretsiz İzinden Mahsup Edilir mi?
- Yıllık İzin Bayrama Denk Gelirse ?
- Yıllık İzin Ücreti Ne Zaman Ödenir ?
- Yıllık İzinde Başka Yerde Çalışan İşçi
- Yıllık İzin Kullanmadan İşten Çıkarılma Süreleri
- Yıllık İzin Kurulu
- İzin Kurulunun Görev ve Yetkileri
- İzin Kurulu Bulunması Zorunlu Olmayan İşyerlerinde
- Taşeron İşçilerin Yıllık İzin Hakkı
- Yıllık Ücretli İzin Kullandırılmaması Haklı Fesih Sebebi midir?
- Yıllık Ücretli İzin Hesaplama
- Yıllık Ücretli İzin Yargıtay Kararları
Yıllık İzin Nedir? Yıllık İzni Hakkı ?
Yıllık ücretli izin İş Hukukunda, işçinin, ücretinden yoksun kalmadan, belirli zaman aralıkları ile geçici olarak iş edimini sunmaktan kurtulmasını sağlayan izin dönemini ifade etmek için kullanılan bir kavramdır.
Yıllık İzin Hukuki Dayanağı Nedir ?
Anayasayımız da ve iş kanunumuzda yıllık izin ücretli izin anayasal bir hak olarak belirlenmiştir. Anayasanın madde 50’ye göre çalışanların dinlenme hakkı güvence altına alınmış ve bu kapsamda yıllık ücretli izin hakkının kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 50 inci maddesi doğrultusunda yıllık ücretli izinler 4857 sayılı İş Kanunu’nun 53 vd. maddeleri ile bu kanunun 60’ncı maddesine dayanılarak çıkarılan Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Ayrıca Türk Borçlar Kanunu’nun 422-426’ncı., 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun 21. ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 40 ıncı maddelerinde yıllık ücretli izne dair kurallara yer verilmiştir.
Yıllık izin ile Korunmak İstenen Hukuki Değer Nedir ?
İşçilerin her yıl belirli bir süre ücreti ödenerek dinlendirilmesi suretiyle sağlığının korunması ve işgücünün yenilenmesi sağlanmaktadır.
Yıllık İzin Süresinden Vazgeçilebilir mi?
Yıllık izne ait hususların kanunun emredici hükümleri nedeniyle bu haktan vazgeçilmesi mümkün değildir. (İş Kanunu madde 53/2)
Yıllık İzinden Kimler Faydalanamaz ?
Nitelikleri gereği, bir yıldan az süren mevsim veya kampanya işlerinde çalışanlara yıllık izin hükümleri uygulanmayacaktır.
Yıllık İzin Süreleri İş Kanununa Göre Nedir?
Çalışılan Yıl Süresi | Yıllık İzin Süresi |
1 – 5 Yıla Kadar | 14 Gün |
5 – 15 Yıla Kadar | 20 Gün |
15 Yıl ve Fazlası | 26 Gün |
sürelerinden aşağı olamaz.
- Ayrıca 18 ve 18 yaşından lüçük ve 50 yaş ve 50 yaş üzeri kişilerin yıllık izin süreleri 20 günden aşağı olamaz.
- Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izin süreleri dörder gün arttırılarak uygulanır.
Yıllık ücretli izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir (İş Kanunu madde53/5, 6). Buna karşılık, Kanunda belirtilen bu sürelerin altında taraflarca iş sözleşmelerinde veya toplu iş sözleşmelerinde kararlaştırdıkları süreler geçersiz sayılır.
Memurların Yıllık İzin Süreleri
Kamuda görev yapan ve 657 sayılı kanununa göre çalışan devlet memurlarının yıllık izi süreleri şöyledir;
- 1 yıldan 10 yıla kadar çalışanlar için 20 gün
- 10 yıldan fazla çalışanlar için 30 gündür.
Zorunlu bir durum olması halinde ise yıllık izne artı olarak 2 günlük yol izni eklenebilir.
Eğitim alanında çalışan memurların yani öğretmenlerin ise yaz tatili dönemi yıllık izinden sayılır. Yani bunun dışında yıllık izin kullanma hakları yoktur.
Radyoaktif ışınlarla çalışan personelin yıllık iznine ek olarak bir aylık sağlık izinleri bulunmaktadır.
Yıllık İzin Ücrete Dönüştürülebilir mi?
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi yıllık izninden vazgeçilemez. Bu duruma göre işçinin yıllık izin ücretini alarak iş yerinden çalışmaya devam etmesi veya yıllık iznin paraya çevrilmesi söz konusu olamaz. Uygulama da yıllık izin ücretleri yerine 1 aylık ücret ödenerek işçinin çalışması sağlanmaktadır. Ancak bu durum hem Anayasa hemde kanunlara aykırdır.
Yıllık İzin Bölünebilir mi?
2016’da getirilen bir hükümle öngörülen izin süreleri, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler hâlinde kullanılabilir. Yani işverenin tek taraflı isteği ile kararlaştırılmayacaktır.
Yıllık İzin Yol İzni Süresi Nedir?
Yıllık ücretli izinleri işyerinin kurulu bulunduğu yerden başka bir yerde geçirecek olanlara istemde bulunmaları ve bu hususu belgelemeleri koşulu ile gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreleri karşılamak üzere işveren toplam dört güne kadar ücretsiz izin vermek zorundadır. İşveren, işyerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izinlerini gösterir izin kayıt belgesi tutmak zorundadır.
Yıllık Ücretli İzin, Hastalık İzni ve Yıllık Ücretsiz İzinden Mahsup Edilir mi?
İşveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilemez. ( İş Kanunu 56/4.paragraf )
Yıllık İzin Bayrama Denk Gelirse ?
Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve geneltatil günleri izin süresinden sayılmaz.
Yıllık İzin Ücreti Ne Zaman Ödenir ?
İşveren, yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye, yıllık izin dönemine ilişkin ücretini ilgili işçinin izine başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorundadır.
Yıllık İzinde Başka Yerde Çalışan İşçi
Yıllık ücretli iznini kullanmakta olan işçinin izin süresi içinde ücret karşılığı bir işte çalıştığı anlaşılırsa, bu izin süresi içinde kendisine ödenen ücret işveren tarafından geri alınabilir. ( İş Kanunu Madde 58 )
Yıllık İzin Kullanmadan İşten Çıkarılma Süreleri
İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar.
İşveren tarafından iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde 17 nci maddede belirtilen bildirim süresiyle, 27 nci madde gereğince işçiye verilmesi zorunlu yeni iş arama izinleri yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe giremez . Yani ihbar süresi ile yıllık ücretli izin süresi birleştirilemez.
Yıllık İzin Kurulu
Yıllık İzin Yönetmeliği Madde 15’e göre;
İşçi sayısı yüzden fazla olan işyerlerinde işveren veya işveren vekilini temsilen bir, işçileri temsilen iki kişi olmak üzere toplam üç kişiden oluşan izin kurulu kurulur.
Kurula işveren temsilcisi başkanlık eder. Kurulun başkanı dışında kalan işçi üyeleri ve yedekleri işyerinde varsa, işyeri sendika temsilcileri tarafından seçilir.
Sendika temsilcileri seçilmemiş işyerinde izin kurulunun işçi üyeleri ve yedekleri, o işyerindeki işçilerin yarıdan bir fazlasının katılacağı bir toplantıda açık oyla seçilir. İzin kurulu başkanı ile üye ve yedekleri işyerinde işveren tarafından ilan edilir. Asil üyelerin yokluğunda yedeklerin biri başkanın çağrısı üzerine toplantıya katılır.
Herhangi bir nedenle eksilen üye ve yedekler aynı şekilde tamamlanır. İzin kurulu üyelerinin seçimi iki yılda bir yapılır. Yeni izin kurulu üyeleri seçilinceye kadar eski kurul üyeleri görevine devam eder.
Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra yeni açılacak işyerlerinde seçim, işyerlerinin faaliyete geçtiği tarihi takip eden bir yıl içerisinde yapılır.
İzin Kurulunun Görev ve Yetkileri
- İşçiler tarafından verilip işveren veya işveren vekili tarafından izin kuruluna iletilen izin isteklerine göre hazırlayacağı izin çizelgelerini işverenin onayına sunmak,
- İzin çizelgelerini; işçilerin kıdemlerini, izni belirli bir dönemde kullanmak bakımından içinde bulundukları zorunluluk veya engellerini, işin aksamadan yürütülmesini ve işçi sayısını göz önünde bulundurarak hazırlamak,
- İşçilerin yıllık izin hakları ile ilgili dilek ve şikayetlerini inceleyerek sonucunu işverene ve ilgili işçiye bildirmek,
- Her yıl ücretli izinlerin daha yararlı geçirilebilmesi için kamplar ve geziler düzenlemek, bu konuda alınması mümkün olan tedbirleri araştırmak ve işverene tekliflerde bulunmak.
İzin Kurulu Bulunması Zorunlu Olmayan İşyerlerinde
İşçi sayısı yüzden az olan işyerlerinde; izin kurulunun görevleri, işveren veya işveren vekili veya bunların görevlendireceği bir kişi ile işçilerin kendi aralarında seçecekleri bir temsilci tarafından yerine getirilir.
Taşeron İşçilerin Yıllık İzin Hakkı
Alt işveren işçilerinden, alt işvereni değiştiği hâlde aynı işyerinde çalışmaya devam edenlerin yıllık ücretli izin süresi, aynı işyerinde çalıştıkları süreler dikkate alınarak hesaplanır. Asıl işveren, alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları yıllık ücretli izin sürelerinin kullanılıp kullanılmadığını kontrol etmek ve ilgili yıl içinde kullanılmasını sağlamakla, alt işveren ise tutmak zorunda olduğu izin kayıt belgesinin bir örneğini asıl işverene vermekle yükümlüdür.
Yıllık Ücretli İzin Kullandırılmaması Haklı Fesih Sebebi midir?
Yıllık ücretli izninin kullandırılmamasına ilişkin Yargıtay’ın çok farklı kararları bulunmaktadır. Ancak fesih yapmak gibi bir düşüncenin içerisindeyseniz işverene yıllık ücretli izin hakkınız kullandırılmasını ihtarname olarak göndermekte fayda vardır. Yargıtay kimi kararlarında ise uzun süre yıllık ücretli izin hakkının kullandırılmamasının haklı fesih olarak görülebileceği yönünde karar vermiştir. iş avukatı aracılığı ile bu sürecin öncesinde hukuki yardım alınmasında fayda vardır. iş hukuku avukatı istanbul‘da bu alana ilgi duyan avukatların olması sebebiyle oldukça fazla bulunmaktadır. Şunu da belirtmek gerekir ki iş hukuku avukatı, iş avukatı gibi terimler mevzuatımız da bulunmamaktadır. Halkımızın bu alanda çalışma yapan avukatlara karşı kullandığı bir tabirdir.
Yıllık Ücretli İzin Hesaplama
Yıllık ücretli izin ücreti hesaplaması işçinin aldığı brüt ücretinin hesaplanmasından sonra sgk işçi ve işsizlik primi, gelir vergisi ve damga vergisi kesintiler düşülerek kendisine ödenmelidir.
Yıllık Ücretli İzin Yargıtay Kararları
9. Hukuk Dairesi 2019/6622 E. , 2019/16305 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 18/09/2011-17/09/2013 tarihleri arasında çalıştığını, hamile olması nedeni ile iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiğini, aylık 800 TL net ücret aldığını, davacının sigortaya hiç bildirilmediğini, işyerinde haftada 6 gün 08.00-18.00 saatleri arasında çalışma yapıldığını, dini tatillerde çalışma olmadığını ancak resmi tatillerde çalışmaya devam edildiğini, ücretliizinlerin kullandırılmadığını iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve yıllıkizin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 18/09/2011-17/09/2013 tarihleri arasında yardım amaçlı olarak işyerinde bulunduğunu, taraflar arasında iş ilişkisi olmadığını, davalı tarafın iyiniyetle davacıya maddi yardımda bulunabilmek amacıyla davacının teklifini kabul ettiğini, davacıya yapılan yardım olarak 250,00 TL ödendiğini ayrıca son olarak da 164,00 TL daha ödendiğini, davalı işyerinde 08.00-18.00 arası çalışma olduğunu, resmi tatillerde çalışma olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yargılama Süreci ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur.
Dairemizin 08/05/2017 tarih ve 2015/9278 Esas-2017/8146 Karar sayılı bozma ilamında özetle; davalı işyerinin kırtasiye olup, kırtasiye işyerinin 13.06.2007 tarih ve 26551 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Esnaf Ve Sanatkarlar İle Tacir Ve Sanayici Belirleme Koordinasyon Kurulunun (1) numaralı kararının A/9-11 sırasında sayılan ve esnaflığa müsait bir işyeri niteliğinde olduğu izleniminin edinildiği, Mahkemece işyerinin niteliği araştırılmadan esastan karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı işyerinin esnaf olup olmadığı araştırılarak, görev hususu halledilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yerel mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda da davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, yasal süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 31/10/2013 yerine 08/06/2017 şeklinde yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Davacı işçinin fazla mesai yapıp yapmadığı ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı işçi fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti isteklerinde bulunmuş olup, bozma öncesinde mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda isteklerle ilgili hüküm kurulduğu halde, görev yönünden araştırmaya yönelik verilen bozma kararı sonrası komşu işyeri çalışanlarıyla ispatın sağlanamayacağı gerekçesiyle her iki isteğin de reddine karar verilmiştir.
Tanıkların işyerinde çalışma düzenini bilebilecek durumda olmaları önemli olup, kural olarak işyeri çalışanları ile ispat gerekir ise de, işyerinin özelliğine göre komşu işyerinde çalışanların beyanları ile de günlük ve haftalık çalışma sürelerinin belirlenmesi mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, Bostancı İlköğretim Okulu’nun karşısında bulunan kırtasiyede çalışan davacı işçinin günlük ve haftalık çalışma süreleri bakımından, okulun kantininde çalışan işçilerin tanıklığı yeterli görülmelidir.
Buna göre mahkemece bozma öncesi alınan rapor bir değerlendirmeye tabi tutularak indirim hususu da gözetilmek suretiyle bir karar verilmelidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2019/5887 E. , 2019/16244 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; davacının, davalı şirkette 1997 Temmuz-2009 Şubat tarihleri arasında elektrik ustası olarak çalıştığını, tazminat ve ücret alacaklarının ödenmediğini, bunun üzerine davalı şirket hakkında İstanbul 13. İcra Müdürlüğü’nün 2009/30372 Esas sayılı dosyası ile 50.967,37 TL. üzerinden takip başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, taraflar arasında 09/11/2009 tarihinde protokol imzalandığını, davalı tarafından 1.500,00 TL. ödeme yapıldığını, 20.000,00 TL miktarlı 2 adet müşteri senedi verildiğini, müşteri senetlerinden kaynaklı olarak 18.500,00 TL nin … Yapı tarafından ödendiğini, davalının protokolde öngörülen diğer ödemeleri bu zamana kadar gerçekleştirmeyerek protokolün bozulmasına neden olduğunu iddia ederek; davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, %40 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; İstanbul 13. İcra Müdürlüğü’nün 2009/30372 Esas sayılı dosyası ile davacı tarafından müvekkil aleyhine 06/10/2009 tarihinde ilamsız takip yapıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, davacıya hiçbir borcun bulunmadığını, icra takibine 15.000,00 TL. nakdi ödeme yapıldığını, 20.000,00 TL. tutarında 2 adet senet verildiğini ve senetlerin davacı tarafından tahsil edildiğini, davacının elektrik ustası olduğunu, müvekkil şirkette 2001 Ocak-2008 Mart tarihleri arasında çalıştığını, mazeret göstermeksizin üst üste 3 gün işe gelmediğini, bu nedenle haklı sebeple iş akdinin feshedildiğini, kıdem tazminatı ve biriken alacakların ödendiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; 6.002,71 TL. net bakiye kıdem tazminatının 27/11/2009 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiz oranıyla birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2.759,28 TL. net işlemiş kıdem tazminatı faiz alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3.516,00 TL. net ihbar tazminatının 06/10/2009 takip tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5.600,00 TL. net yıllıkizin ücretinin 06/10/2009 takip tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5.760,00 TL. net fazla mesai ücretinin 06/10/2009 takip tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3.500,00 TL. net ücretin 06/10/2009 takip tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu miktarlar üzerinden itirazın iptali ile İstanbul 13. İcra Müdürlüğü’nün 2009/30372 Esas sayılı dosyada takibin devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine dair verilen karar davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizce özetle ve sonuç olarak;
“1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta; davacı tanığı …’un “…davacı benden 3-4 ay önce aynı nedenle parasını alamadığından ayrıldı…” şeklindeki savunmayı doğrulayan beyanına göre iş akdi, ödenmeyen bir kısım işçilik alacakları nedeniyle davacı tarafından sonlandırılmış olup,kıdem tazminatı talebinin kabulü yerinde isede, iş akdini kendisi sonlandıran taraf, feshi haklı nedene dayansa dahi ihbar tazminatına hak kazanamayacağından, ihbar tazminatı talebinin reddi yerine, kabulü hatalıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; 6.002,71 TL net bakiye kıdem tazminatının 27/11/2009 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiz oranıyla birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2.759,28 TL net işlemiş kıdem tazminatı faiz alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5.600,00 TL net yıllıkizin ücretinin takip tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5.760,00 TL net fazla mesai ücretinin takip tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3.500,00 TL net ücretin takip tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu miktarlar üzerinden itirazın iptali ile İstanbul 13.İcra Müdürlüğünün 2009/30372 Esas sayılı dosyada takibin devamına,Fazlaya ilişkin ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, şartları oluşmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı 3.516 TL. ihbar tazminatı, 26.623 TL. kıdem tazminatı, 3.500 TL. ücret alacağı, 5.600 TL. ücretliizin alacağı, 5.760 TL. fazla mesai ücreti, 5.968,37 TL. işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 50.967,37 TL. için davalı aleyhine icra takibi başlatmış, takibe davalının itirazı üzerine takip durmuş, davacı, itirazın takibin tamamı bakımından iptali için eldeki iş bu davayı açmıştır.
Davacı ve davalı taraf takipten sonra ancak davadan önce 09/11/2009 tarihinde bir araya gelerek 40.000 TL. olduğu kalemlere ayrıştırılmaksızın kabul edilen borcun ödenmesine ilişkin protokol yapmışlar, bu protokol kapsamında davacı tarafa iki adet 10.000 TL’lik toplam 20.000 TL’lik müşterilerden alınan bono verilmiş, ayrıca davacı asil de davalıdan 1.500 TL. nakit aldığını yargılama sırasında kabul etmiştir. Bono ödeme aracı olduğundan verilen bonoyla borç 20.000 TL için sona ermiştir. Bu bonoların tamamının değil davacı vekilinin beyanına göre 18.500 TL’sinin tahsil edilebilmesinin sonuca etkisi yoktur. Açıklandığı üzere takip tarihi ile dava tarihi arasında, borcun 21.500 TL’si ifa edilmiştir ve takibe konu edilip hak edildiği anlaşılan miktarlardan ödemenin mahsubu gerekmektedir.
Söz konusu protokolün geçerliliğinin protokol şartlarına uymaya bağlı olmasına ve uyulmadığının sabit olmasına göre itirazın iptali davası öncesi protokol taraflar için bağlayıcılığını yitirmiştir.
Öncelikle, fesih işçi feshi olduğundan davacının ihbar tazminatı alacağı bulunmamaktadır. Bilirkişi davacının takibe konu ettiği 3.500 TL. ücret alacağının aynen, yine takibe konu ettiği 5.600 TL. ücretliizin alacağı ile 5.760 TL. fazla mesai alacağının fazlasıyla varlığını tespit etmiş ayrıca kıdem tazminatının takip tarihine kadar işlemiş faizini 2.759,28 TL. olarak hesaplamış, kıdem tazminatı alacağını ise 19.151,17 TL. olarak hesaplamıştır. Sonuç olarak takibe konu alacaklardan davacının 19.151,17 TL. kıdem, 2.759.28 TL. kıdem tazminatı işlemiş faiz, 3.500 TL. ücret, 5.600 TL. yıllıkücretliizin, 5.760 TL. fazla mesai ücreti olmak üzere toplam 36.770,45 TL. alacağı bulunmaktadır.
Yukarıda da açıklandığı üzere takip tarihi ile dava tarihi arasında bu alacağın 21.500 TL.’si ödenmiş olduğundan, bunun mahsubu gerekmekte olup mahsup sonrası davacının ödenmemiş alacak miktarı 15.270,45 TL.dir.
Mahkemece mahsuba ilişkin yasal düzenleme ve Yargıtay uygulaması dikkate alınarak yapılacak mahsup işlemleri sonrasında toplamda takibin 15.270,45 TL. üzerinden devamına bakiyesi bakımından ise itirazın iptaline ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekirken sadece 19,151,17 TL. olarak hesaplanan kıdem tazminatından 13,148,46 TL.nin mahsubu ile yetinilmesi, mahsup işleminin 8.351,54 TL. eksik yapılması hususu temyiz edildiği ve bu durum dosyada açıkça belli olduğu halde bir önceki kararın temyizi sonrasında dairemizce yapılan bozmaya eklenmesinin unutulması açıkça maddi hata olup, dairemiz bozması eksik kalmıştır.
Maddi hata usulî kazanılmış hakkın istisnası olmakla taraflar lehine usulî kazanılmış haktan söz edilemez.
Yukarıda detayıyla açıklandığı üzere mahkemece yapılacak iş, davacının ihbar tazminatı talep hakkı bulunmadığından, davacının ihbar tazminatına ilişkin talebini bu nedenle reddetmek, bir önceki kararda kıdem tazminatı bakımından takibin 6.002,71 TL. üzerinden devamına karar verildiğinden ve bu husus davacı tarafından temyiz edilmediğinden davalı yararına oluşan usulî kazanılmış hakta gözetilerek mahsubu gereken 21.500 TL.nin 13,148,46 TL.sini hak edilen 19.151,17 TL. kıdemden mahsup edip, kıdem tazminatına ilişkin talebi bir önceki kararda olduğu gibi 6.002,71 TL. olarak kabul etmek, mahsubu gereken bakiye 8.351,54 TL. bakımından ise öncelikle işlemiş kıdem tazminatı faiz alacağı olan 2.759,28 TL.den, daha sonrada daha önce tahakkuk ettiği anlaşılan 5.760 TL. fazla mesai alacağından (5.592,26 TL.) mahsup yapmaktır.
Sonuç olarak;
Davacının itirazın iptali istemi ile açtığı davadaki taleplerinden ihbar tazminatı, hak kazanılmadığı için, işlemiş faiz alacağı talebi takip tarihi ile dava tarihi arasında ödendiği anlaşıldığından reddedilmelidir.
Dava, kıdem tazminatı için 6.002,71 TL., ücret alacağı için 3.500 TL., yıllıkücretliizin alacağı için 5.600 TL ve son olarak da fazla mesai alacağı için 167,74 TL. olmak üzere toplam 15.270,45 TL. için kabul edilmelidir.
Mahkemenin bu hususları gözetmeyen kararı hatalıdır.
3-Kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından takip tarihinden itibaren faize hükmedilmekle birlikte takip tarihinin açıkça yazılmamasının infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de ayrıca hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2019/6533 E. , 2019/16238 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; davacının 20.07.2012 tarihinde davalı şirketin … Şubesinde çalışmaya başladığını, iş akdinin davalı tarafça 20.01.2014 tarihinde haksız olarak ve kovulmak suretiyle sonlandırıldığını; davacının işyerinde müdür yardımcısı olduğunu ve 1.100,00 TL net maaş + prim usulü ile çalıştığını; primin satış bedelinin % 1,6’sı olarak belirlendiğini, 50.000,00 TL ile 70.000,00 TL arasında satış yaptığını ve aylık en az 800,00 TL ile 1.120,00 TL civarında prim alacağı bulunduğunu, davacının davalı işverenden bazı işçilik alacaklarını ve prim alacaklarını alamadığını; SGK primlerininde asgari ücretten yatırıldığını, bu durumun düzeltilmesini ve ücret alacaklarının ödenmesini istemesi üzerine “satış rakamın düşük” denilerek davalı tarafından 20/01/2014 tarihinde iş akdinin sonlandırıldığını, davacınn 01/10/2013 tarihine kadar sabah 8.00 akşam 20.00 saatleri arasında; 01/10/2013 tarihinden sonra ise sabah 10.30 akşam 20.00, sabah 8:30 akşam 18:30 saatleri arasında çalıştığını, cumartesi-pazar çalıştığında 10.30-19.00 saatleri arasında çalıştığını, çalıştığı süre boyunca yıllıkücretliizinlerini hiç kullanamadığını; genel tatil günlerinde çalıştığını, dini bayramlarda ise 2 gün tatil yaptığını; çalıştığı süre boyunca maaşlarının eksik yatırıldığını, bazen hiç yatırılmadığını, maaşın banka şubesine yatırılarak ödendiğini, banka kayıtlarının incelenmesi ile ücret alacağının tespit edilebileceğini iddia ederek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, prim alacağı, genel tatil ücreti, yıllıkizin ücreti ve ödenmeyen ücret alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; davacının 21-22-23 Ocak 2014 tarihlerinde mesaisine gelmediğini, bu konuda işyeri yetkilileri tarafından tutanak tutulduğunu, davacının iş sözleşmesini kendi rızasıyla sonlandırdığını, iş akdini kendi rızasıyla sonlandıran işçiye kıdem tazminatı ödenmeyeceğini, dava dilekçesinde belirtilen çalışma sisteminin davalı şirkette bulunmadığını; davacının davalı şirkette 9.00-18.00 saatleri arasında bir saat yemek, yarım saat çay ve ihtiyaç molası ile çalıştığını; haftada bir gün haftalık izin kullandığını, iddia ettiği fazla mesaisinin bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde aylık ücrete fazla mesai ücretinin dahil olduğunun hüküm altına alındığını, yasal çalışmalarının aldığı aylık ücrete dahil olduğunu; yine iş sözleşmesi incelendiğinde görüleceği üzere, davacıya maaş dışında ücret ödenmesinin söz konusu olmadığını; prim usulü çalışma iddiasının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, prim alacağı talebinin reddi gerektiğini;davacının çalıştığı süre içinde tüm ücretliizinlerini kullandığını, genel tatillerde çalışma yapılmadığını, savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davacının fazla mesai ücreti talebinin reddine ilişkin kararın temyizi sadece maktu harca tabi olup ve bu harcın yatırıldığı dosyada mevcut harç makbuzlarından anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin muhtıraya rağmen nisbi temyiz harcının yatırılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz isteminin reddine dair 2014/72 Esas 2015/266 Karar sayılı ve 06/01/2016 tarihli Ek Kararın kaldırılmasına karar verilerek yapılan inceleme sonunda;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı son net ücretinin net 1.100,00 TL + prim (aylara göre değişken prim) olarak açıklamış, davalı işveren ise davacının maktu ücretle çalıştığını, ancak prim ödemediklerini savunmuştur.
Dava dilekçesi incelendiğinde, davacının davalı işveren ile satışın %1.6’sının prim olarak ödeneceği hususunda anlaştıklarını, ancak bu ödemenin çalışma süresi boyunca hiç yapılmadığını iddia ettiği görülmektedir. Davacı iddia ettiği gibi davalı ile maaş + prim esasına göre anlaştığına ilişkin sözleşme sunabilmiş değildir. Bir davacı tanığı davacının maaş + prim sistemi ile çalıştığı şeklinde beyanda bulunmuş isede, hiçbir zaman ödenmemiş olduğu her iki tarafında kabulünde olan prim iddiasının tanık tarafından nasıl bilindiğide anlaşılamamıştır. Sonuç itibariyle, ispat yükü üzerinde olan davacı maaş + prim usulüyle çalıştığını ispatlayamadığından son ücreti net 1.100,00 TL kabul edilerek, hüküm altına alınan tüm alacak kalemleri bu miktara göre yeniden hesaplanmalı, davacının prim alacak talebi ise ispatlanamadığından reddedilmelidir.
3-Davacı dava dilekçesinde, davalı işyerinde işe başladığı tarihten 01/10/2013 tarihine kadar 08:00-20:00 saatleri arasında haftada 6 gün, 01/10/2013 tarihinden sonra ise hafta içi 5 gün 10:30 da işe başlarsa akşam 20:00’a kadar, sabah 08:30 da işe başlarsa akşam 18:30’a kadar çalıştığını, cumartesi veya pazar günleri çalıştığında ise 10:30-19:00 saatleri arasında çalıştığını iddia etmiş,buna bağlı olarak da ödenmeyen fazla mesai ücretlerini talep etmiştir. Bu çalışma süreleri tanıklar tarafından doğrulanmıştır.
Davacının bireysel iş sözleşmesi incelendiğinde, yaptığı fazla mesai karşılığı ücretlerin aylık ücretine dahil olduğuna ilişkin hüküm bulunduğu tespit edilmiştir.
Öncelikle davacının 01/10/2013 tarihinden sonraki iddia ettiği çalışma saatleri bakımından, ara dinlenme süreleride düşüldüğünde, aylık ücretin içinde ödendiği anlaşılan haftalık 5,25 saati aşan fazla mesaisi bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının 20.07.2012 ile 01/10/2013 tarihleri arasında haftada 6 gün 08:00-20:00 saatleri arasında çalıştığı, günlük 1.5 saatlik ara dinlenme süresi düşüldüğünde bir haftada 63 saat çalıştığı sonuç itibariyle haftalık 18 saat fazla mesai yaptığı, bununda iş sözleşmesindeki hüküm nedeniyle haftalık 5,25 saatlik fazla mesai ücretinin maktu ücretin içinde ödendiği kabul edilerek davacının hak kazandığı anlaşılan fazla mesai alacağının hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken, talebin tamamen reddi hatalıdır.
4-Hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olduğunun ve infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de isabetsizdir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2019/6530 E. , 2019/16176 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan T.C. … vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin T.C. … Ankara Bölge Başkanlığı’nın ihale yolu ile Amasya 15. Piyade Tugay Komutanlığının yemek işini üstelenen hazır yemek şirketleri nezdinde 09/11/2005 tarihinden itibaren sürekli ve kesintisiz olarak 29/03/2010 tarihine kadar çalıştığını, iş akdinin haklı nedenle müvekkili tarafından feshedildiğini, müvekiklinin haftanın 3 günü sabah 05:00-15:00 arası diğer 3 günü ise sabah 11:00 – akşam 21:00 saatleri arasında davalı işyerinde garson, bulaşıkçı ve levazımcı olarak çalıştığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, yıllıkizinlerinin kullandırılmadığını, müvekkilinin dini ve milli bayramlarda hiç tatil yapmadığını ve ücretlerinin de ödenmediğini iddia ederek, kıdem tazminatı, yıllıkizin ücret alacağı, fazla çalışma ücret alacağı, bayram tatili ücret alacağının davalı işverenlerden müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … Yemek Tem. Güv. Teks. Bil. Med. Sağ. Hiz. Ltd. Şti. vekili, müvekkilinin T.C. … Ankara Tedarik Bölge Başkanlığının ihale yolu ile Amasya 15. Tugay Komutanlığının yemek işini üstlendiğini, davacının hiçbir zaman müvekkili şirkette çalışmadığını davanın husmetten reddi gerektiğini, esastan yapılacak inceleme ile de davanın reddine karar verilmesini, zamanaşımı def’inde bulunduklarını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı T.C. … vekili, davacının … Yemek firmasının işçisi olup müvekkili ile alakası olmadığından husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ihale edilen işin tali iş olduğunu, asıl işin savunma işi olduğunu, Bakanlık ile … Yemek arasındaki ilişkinin asıl işveren – alt işveren ilişkisi olmadığını, müvekkili idarenin 4734 Sayılı İhale Kanunu kapsamında hareket ettiğini, aradaki ilişkinin alım – satım ilişkisi olduğunu, işin bütünü ile işverene devrinde alt işveren ilişkisinden söz edilemeyeceğini ihale şartnamesine göre aradaki ilişkinin işyeri devri niteliğinde olduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı … Gıda Enerji San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, hakediliş durumunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava dilekçesinde davacının 2005 tarihinden itibaren dava konusu edilen alacaklarının ödenmediğinden bahsedildiğini, öncelikle müvekkili şirketin çalışmadığı dönemlerden sorumlu tutulması mümkün olmadığını, söz konusu taleplerle ilgili olarak ancak geriye doğru 5 yıllık dönemin talep edilebileceğini ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili şirketin işçilik alacaklarından 2 yıl süre ile sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin davacının çalışmış olduğu yerde yüklenici sıfatıyla görevinin 29/04/2011 tarihinde sona erdiğini, davacının sözleşmesini kendi iradesiyle sona erdirdiğini, davacının fazla mesai alacağının bulunmadığını, davacıya dini ve resmi bayramlarda çalışması karşılığının ödendiğini ve bu hususların da bordrolarda gösterildiğini, davacının yıllıkücretliizin alacağı talebinin yerinde olmadığını savunarak öncelikle husumet yönünden davanın reddini, bu taleplerinin yerinde görülmemesi halinde davanın esas yönünden reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece davacının taleplerine yönelik 2013/128 Esas 2014/547 Karar sayılı ilamı ile kıdem tazminatı, yıllıkücretliizin alacağı taleplerinin kabulüne, fazla mesai ücret alacağı ve dini milli bayram genel tatil ücreti alacağı taleplerinin ise hakkaniyet indirimi de yapılmak suretiyle kısmen kabulüne, karar verilmiştir. Davalılar vekillerinin temyizi üzerine Dairemizce; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Bu hak açıklamada bulunma hakkını ve dolayısı ile delil bildirme ve bildirilen delillerin toplanmasını ve değerlendirilmesini kapsar. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin 2013/463 E, – 2014/118 K, sayılı dosyası eldeki dosya ile birleştirilmiştir. Mahkemece birleştirme kararından önce davacı ve asıl dosya davalılarının delilleri toplanarak asıl dosyada bilirkişi raporu alınmıştır. Birleşen dosyasının davalısı … şirketi vekili ise birleşen dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde diğer delillerle birlikte tanık deliline dayanmış ve iki tanık ismi bildirmiştir. Ne var ki, mahkemece birleşen dosya davalısı şirketin dinlenmesini talep ettiği tanıklar dinlenmediği gibi karar başlığında birleşen dosyanın esas-karar numarası yanlış yazılmış, gerekçede ise birleşen dosya davalısının savunmasına yer verilmemiş ve savunması değerlendirilmemiştir. Birleşen dosya açısından davalı tanıkları dinlenmeden yargılamanın bitirilip sonuçlandırılması hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, yargılama giderlerine harç dahil edilerek harçtan muaf olan davalı T.C. …’nın harçtan sorumlu tutulması da isabetsizdir.” şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, ancak davacı vekilinin verdiği 15/04/2019 tarihli dilekçe ile şirket yönünden açtığı davadan feragat etmiş olması sebebiyle bozma gerekçesi dayanaksız kaldığından başkaca bir işlem yapılmaksızın alacak kalemleri yönünden bozma ilamı öncesinde dayanılan gerekçelerle, davalı kurum yönünden davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı şirketler yönünden ise davanın feragat nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı T.C. … vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı T.C. … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davanın kısmen red kısmen kabulüne karar verildiği halde reddedilen kısım üzerinden vekil ile temsil edilen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalı olup bozma nedeni ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK.nın geçici 3/2. maddesi yollaması ile HUMK. nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
F) SONUÇ:
Hüküm fıkrasına 11 numaralı bent olarak;
“11- Asıl davada davalı T.C. … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddilen kısım üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı T.C. …’na verilmesine,” bendinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2019/5324 E. , 2019/15983 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalılar adlarına şirket yetkilisince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17/09/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar adına şirket yetkilisi asil … geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan asilin sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı işverene ait işyerinde, 01.05.1999-03.08.2013 tarihleri arasında dönemde çalıştığını, sigortasının bir dönem davalı Şirket, bir dönem ise diğer davalı üzerinden yapıldığını, davalı Şirketin asıl sahibinin diğer davalı … olduğunu; davalı işverenin müvekkilini hakaret ederek işyerinden kovduğunu ve bu şekilde iş sözleşmesini feshettiğini, müvekkilinin satış danışmanı ve ön muhasebe görevlisi olarak çalıştığını, son aylık ücretinin net 3.250,00 TL. olduğunu ve işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek; kıdem ve ihbar tazminatları ile maaş, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve yıllıkizin ücreti alacaklarının davalılardan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili; kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki talepler yönünden 5 yıllık zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacı işçinin her iki işveren yanında geçirdiği çalışmalar nedeniyle, her iki davalı işverenin, çalışma süreleriyle orantılı olarak ayrı ayrı sorumlu olması gerektiğini, davacı işçinin kendisinin işten ayrıldığını, 09.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, 1 saat yemek molası ve 15 dakikalık iki adet çay molası kullandığını, hafta tatillerinde çalıştığında ücretinin ödendiğini; asgari ücret aldığını, maaş dışında davacı işçinin hesabına yatırılan paranın işyeri giderleri için verilen para olduğunu, davacı işçinin ücret alacağı olmadığını, bayram ve genel tatil günlerinde işyeri kapalı olduğundan bu günlerde çalışma yapılmadığını, yıllıkücretliizinlerini kullandığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı işverenler arasında organik bağ bulunduğu, tüm çalışma döneminin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği ve işçilik alacaklarından her iki işverenin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, iş sözleşmesinin davalı işverenlikçe haksız suretle feshedildiği, davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gibi bir kısım ücret, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve yıllıkizin ücreti alacakları da olduğu, gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir.
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir. Dairemizin 2015/7371 E. 2016/22522 K. ve 20.12.2016 tarihli ilamı ile davalı tarafın diğer temyiz itirazları yerinde görülmese de “davacının bakiye 118 günlük ücretliizin alacağının hüküm altına alınması ve son ücretin tespitine yönelik araştırma yapılması” için karar bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, ücret araştırması yapılıp bilirkişiden ek rapor da alındıktan sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalılar adına şirket yetkilisi temyiz etmiştir. Dairemizin 2018/6954 E. ve 2018/18424 K. ve 16/10/2018 tarihli ilamı ile sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek, fazla çalışma ücreti hesabının günlük yerine haftalık olarak hesaplanması gerektiği, gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Dairemiz bozma kararı üzerine dava dosyası Mahkemesine gönderilmiş olup davalı şirket yetkilisi tarafından bozma kararının ücret, hafta tatili, yıllıkücretliizin, ulusal bayram ve genel tatil yönünden maddi hataya dayalı olarak verildiği ileri sürülerek kararın bu yönlerden ortadan kaldırılıp hükmün bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Bu talep üzerine Mahkemece bozma kararında maddi hata yapılıp yapılmadığı hususunun değerlendirilmesi için dava dosyası Dairemize gönderilmiştir. Ancak Dairemizin kararı beklenmeden dosyadan suret oluşturularak yargılamaya devam edilmiş, bu esnada Dairemizce 2019/2673 E. 2019/6306 K. ve 20/03/2019 tarihli bozma ilamı ile davalı şirket yetkilisinin maddi hata başvurusu kabul edilerek Dairemizin 2018/6954 E. ve 2018/18424 K. ve 16/10/2018 tarihli bozma kararının ortadan kaldırılmasına karar verilerek “fazla çalışma ücretinin haftalık olarak hesaplanması gerektiği ayrıca davacı alacaklarının hesabına esas ücret belirlenirken asgari geçim indirim tutarının dışlanması gerektiği” belirtilmiştir.
Böylelikle Dairemizce 2019/2673 E. 2019/6306 K. ve 20/03/2019 tarihli bozma ilamı ile Dairemizin 2018/6954 E. ve 2018/18424 K. ve 16/10/2018 tarihli bozma kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Ancak Mahkemece maddi hataya ilişkin davalı şirket yetkilisinin başvuru sonucu beklenmeksizin ve dikkate alınmaksızın yargılamaya devam edilerek 07/05/2019 tarihinde, ortadan kaldırılmasına karar verilen bozma ilamına göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar adına şirket temsilcisi temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Mahkemece 2018/6954 E. ve 2018/18424 K. ve 16/10/2018 tarihli bozma kararı doğrultusunda yargılamaya devam edilerek dava sonuçlandırılmış ise de, yukarıda açıklandığı üzere anılan bozma kararı sonrası davalı şirket yetkilisinin maddi hata dilekçesi Dairemizce kabul edilmiş ve 20/03/2019 tarihli 2019/2673 E. 2019/6306 K. sayılı ilam ile 2018/6954 E. ve 2018/18424 K. ve 16/10/2018 tarihli bozma kararı ortadan kaldırılmıştır.
Mahkemece, davalı şirket yetkilisinin Dairemize yaptığı maddi hata başvurusunun sonucu beklenmesi gerekirken dosyanın sureti üzerinden yargılamaya devam edilerek ve karar tarihinden önce maddi hata başvurusu sonuçlanmasına rağmen Dairemizin 20/03/2019 tarihli 2019/2673 E. 2019/6306 K. sayılı bozma ilamı dikkate alınmadan karar verilmesi, hatalı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2017/21662 E. , 2019/16253 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAKTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı … ile birleşen dava davalısı … vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıların cevabının özeti:
Davalılar, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davalı … ve … mirasçıları hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalılar … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Davalı …’nın temyizi yönünden;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesindeki atıf gözetildiğinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 gün ve 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hükmü gereğince, temyiz isteği, dilekçenin temyiz defterine kaydettirildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin ödenmemiş veya eksik ödenmiş olduğunun sonradan anlaşılması durumunda, karar veren hakim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde ödenmesi veya eksikliğin tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Ancak, temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediği belgelendirilmiş ise temyiz isteğinin reddi gerekir.
Dosya içeriğine göre, yerel mahkemece verilen kararın davalı … vekilinin temyiz harçlarını ikmal etmeksizin temyiz etmesi üzerine mahkemece söz konusu eksikliğinin tamamlanması için anılan davalı tarafa muhtıra tebliğ edildiği halde temyiz harçlarının tamamlanmadığı ve dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldığından davalı …’nın temyiz isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427, 432. maddeleri uyarınca REDDİNE oybirliği ile karar verilmiştir.
Davalı …’nın temyizi yönünden;
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı …’nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının yıllıkizin ücreti alacağı olup olmadığı konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllıkizin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllıkizin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllıkizinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllıkizinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Sözleşmenin feshi halinde kullanılmayan yıllıkizin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllıkücretliizin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Yıllıkizin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllıkizinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işyerinde 16 yılı aşkın çalışması olduğu tespit edilen davacının tüm çalışma süresi boyunca hak ettiği yıllıkücretliizin süresinin 288 gün olduğu belirlenmiş ve davacının hiç izin kullanmadığı kabul edilerek karar verilmiştir. Davacının uzun yıllar (16 yıl boyunca) yıllıkücretliizin kullanmadan çalışması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asil çağrılarak çalışma süresi boyunca yıllıkizin kullanıp kullanmadığı konusundaki beyanının alınmasından sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 12.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2017/11478 E. , 2019/15765 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; davacının 23.06.2008 ile 16.04.2013 tarihleri arasında davalı … Turizm A.Ş. tarafından işletilen … Hotel adlı otelde satın alma bölümünde depo görevlisi olarak çalıştığını, 28.01.2012-20.05.2012 tarihleri arasında otel inşaatında çalıştırıldığını, son aylık net ücretinin asgari geçim indirimi hariç 1.080-TL olduğunu, işyerine servis ile gidip gelerek 2 öğün yemek hizmetinden yararlandığını, davacının iş akdinin işveren tarafından 30.11.2012 tarihinden 15.03.2013 tarihine kadar askıya alındığını, ancak mevsim başında davacının çalışmak istediğini bildirmesine rağmen işe başlatılmadığını, böylelikle iş akdinin ihbar önellerine uyulmaksızın işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, davacının haftanın altı günü sabah 08.00 ile akşam 20.15 saatleri arasında çalıştığını, günlük yarım saat dışında ara dinlenmesinin olmadığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, davacının işyerinde genel tatil günlerinde de çalıştığını ancak karşılığını alamadığını, müvekkilinin iş akdinin 2008 yılı sonunda askıya alınmadığını ve ilk askı tarihi olan 16.11.2009 tarihine kadar 504 gün kesintisiz çalışarak yıllık izni hak ettiğini iddia ederek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ve yıllıkizin ücreti alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; ücret alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacının iş akdinin 30.11.2012 tarihinde askıya alındığını, askı tarihi itibariyle yeni mevsim başlangıcının 15.04.2013 olarak belirlendiğini, ancak zorlayıcı sebepler ile mevsim başlangıcının 22.04.2013 tarihine ertelendiğini, mevsim başlangıcının sadece bir hafta ertelendiğini, çalışmaya 22.04.2013 tarihinde başlanacağının işçilere bildirildiğini, davacıya 15.04.2013 tarihinde işe geldiğinde kendisine de aynı bildirimde bulunulduğunu, buna rağmen davacının belirtilen tarihte işe gelmediğini, bunun üzerine ihtarname çekildiğini, işverenin sözleşmeyi feshetmesinin söz konusu olmadığını, mevsimlik çalışmada işin durmasının ancak bir haftadan fazla bir süre geçmesi halinde işçinin fesih hakkı doğduğunu, her yıl mevsim başlangıcının 15 Nisan olarak tüm işçilere tebliğ edildiğini ancak mevsim çalışması ile otelin açılmasının paralellik göstermediğini, işe davet edildiği halde işbaşı yapmayan işçinin iş akdinin devamsızlık sebebiyle işveren tarafından haklı nedenlerle feshedildiğini, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı talep etmesinin mümkün olmadığını, fazla çalışma ücretlerinin ödendiğini ve bordroların işçinin imzasını taşıdığını, iş akdinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğuna ilişkin kurala yer verildiğini, bu nedenle davacının fazla mesai ücret alacağı talep etmesinin mümkün olmadığını, 23.06.2008 – 16.11.2009 tarihleri arasındaki 504 gün kesintisiz çalışma nedeniyle hak kazanılmış olan yıllık iznin 01.11.2009 – 16.11.2009 tarihleri arasında kullanıldığını, diğer dönemler ise mevsimlik çalışıldığından yıllıkizin talep hakkının bulunmadığını, davacının ücretinin ay içerisinde yapılan fazla çalışmaya göre değiştiğini, son net ücretinin 960-TL olduğunu, ay içerisinde yapılan fazla çalışmaya göre 1.149,35 – 1.290,16 TL arasında net ücret ödendiğini, yemeğin işverene maliyetinin günlük 3,66 servis hizmetinin kişi başı günlük maliyetinin 2,54 TL olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili dava dilekçesinde açıkça 23/06/2008-16/11/2009 tarihleri arasındaki çalışma için hak edilen yıllıkücretli iznin kullandırılmadığından bahisle sadece bu dönem için yıllıkizin ücreti talebinde bulunmuştur. Dosyada mevcut 31/10/2009 tarihli yıllıkizin belgesine göre, davacı 01/11/2009-16/11/2009 tarihleri arasında 14 gün yıllık iznini kullanmıştır. Talep edilen dönem için hak edilen yıllıkücretliizin 14 gün olup, yine iddia olunan dönem içerisinde yıllık iznin kullandırıldığı davacı imzasını da taşıyan belgeden açıkça anlaşıldığından, davacının yıllıkizin ücreti talebinin reddi yerine, yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
9. Hukuk Dairesi 2016/4857 E. , 2019/13414 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin 01.02.2008 tarihinden itibaren davalıya ait eczanede eczacı teknisyeni olarak çalışmaya başladığını, davalı tarafından işten çıkartıldığı 05.08.2014 tarihine kadar aralıksız ve kesintisiz devam ettiğini, davalının müvekkilini bir süre sigortasız çalıştırdıktan sonra 22.09.2008 tarihinde sigorta girişini yaptığını, bıı hususta tespit davası açma hakkını saklı tuttuğunu, müvekkilinin işten çıkartıldığı tarihte aylık net 1.000 TL ücret aldığını, işyerinde bir öğün yemek verildiğini, müvekkilinin çalışma süresi, aldığı ücret miktarı ile sosyal yardımları ve mesleğinin; SGK kayıtlan, tanık beyanları ve emsal ücret araştırması ile ispat edileceğini, davalının müvekkilini fazla çalıştırdığı halde fazla mesai alacağının ödemediğini, müvekkilinin bu hakkının farkına vararak fazla mesailerinin ödenmesi talebinde bulunması üzerine davalının hiddetlenerek müvekkilinin işine son verdiğini, müvekkiline tazminatlarının ödeneceğini, ancak istifa dilekçesi vermesi gerektiği belirtilerek, bir istila dilekçesi yazdırılarak imzalattırıldığını, müvekkilinin işyerinden ayrıldıktan sonra tazminatlarının ödenmesini uzun süre beklemesine rağmen davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, müvekkili tarafından birkaç kez talepte bulunulmasına rağmen, davalının hep umut vererek müvekkilini oyaladığı ve oyalandığını anlayan davacının huzurdaki davayı açmaya karar verdiğini, istifa dilekçesinde belirtilen fesih nedeninin de gerçekle alakasının olmadığını, zira davacının hala aynı adresinde İkamet etmeye devam ettiğini, taşınmasının söz konusu olmadığını, iş sözleşmesinin son bulma şeklî ve nedeninin işyeri kayıtları ile sabit olduğu gibi, tanık beyanları ile sabit olacağını beyanla; müvekkilinin haftada 6 gün 08.30-19.30 saatleri arasında ara dinlenmesi kullanmaksızın çalıştığını, yemeğini mesai içinde işbaşında yediğini ve ayda 2 gün nöbet günlerinde gece 24.00’de işten ayrıldığını, bu çalışma düzeni içinde hak kazandığı fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini iddia ile ihbar-kıdem tazminatı, fazla mesai, yıllık ücretli izin ve Ağustos ayı 5 günlük ücret alacaklarını talep ettiğini ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkili yönünden ileri sürülen husus ve istemlerin hiçbirinin kabule şayan olmadığını, çünkü; davacının müvekkili davalıya ait işyerinde 22.09.2008 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının kayınpederinin dava dilekçesinde ileri sürülen çok sonra 2008 yılı Mayıs ayı sonlarında müvekkiline gelerek gelininin evde canının sıkıldığını işi öğrenmek için eczaneye gelip gitmesini istediğini, ancak müvekkilinin davacının hamile olduğunu, sigortasız işçi çalıştıramayacağını, doğumu yakın birini işe alamayacağını belirterek kabul etmediğini, davacı bu dönemde hamile olup, Temmuz 2008 de doğum yaptığım, doğumdan sonra davacının kayınpederinin tekrar ricası olması üzerine müvekkilinin 22.09.2008 tarihinde davacıyı işe aldığını, işe girerken davacının eczacılık teknisyeni sertifikası olmadığını, davacının müvekkilinin zorlaması ile 2009 yılında eczacılık teknisyeni sertifikası aldığını, davacının 01.02.2008 tarihinde eczacı teknisyeni olarak işe başlamasının mümkün olamayacağını, davacının bıı beyanının gerçeği yansıtmadığını, davacının iş sözleşmesinin 4857 saydı İş Kanunu 25/2-g bendi uyarınca haklı seheple feshedilmiş olup, davacının müvekkilinden tazminat talebinde bulunma hakkının bulunmadığını, davacının işyerine haber vermeksizin izinsiz olarak 04.08.2014- 05.08.2014, 06.08.2014 tarihlerinde üst üste 3 gün işe gelmediğini bu hususun tutulan tutanaklarla sabit olduğunu, müvekkili tarafından 07.08.2014 tarihinde davacının işyeri dosyasına sunduğu ikametgah senedindeki adresine ihtarname keşide edilmiş ise de, davacının bu ihtarnameyi kötü niyetli olarak tebellüğ etmediğini, 05.08.2014 tarihinde müvekkilinin işyerine davacı tarafından gönderilmiş görünen bir faks geldiğini, bu faksın incelendiğinde davacının 05.08.2014 tarihinde …’da olduğu görülmekte, yine davacının 03.08.2014 tarihinde facebook sayfasında “kızıma doğru yolculuk başlar …İle … Otogarda keyifli hissediyor” denilmekte olduğunu, davacının 03.08.2014 tarihinde …’ya gitmek üzere yola çıktığını, 05.08.2014 tarihinde müvekkilinin eczanesine …’dan faks gönderdiğini, yani davacının iş sözleşmesinin feshine ilişkin olarak dava dilekçesinin 2. şıkkında yazılanların tamamen gerçek dışı olduğunu, davacının tüm mesai alacaklarını aldığının dosyaya sundukları kendi imzasını taşıyan cari hesap pusulaları ile sabit olduğunu, davacının olmayan mesai ücreti alacağını istemesi ve müvekkilinin de bu duruma kızıp onu işten çıkarmasının mümkün olmadığını, davacının 3 gün üstüste hiçbir haklı sebep bildirmeksizin işe gelmemesi üzerine haklı nedenle iş akdinin feshedildiğini, keyfi bir şekilde hiçbir mazeret göstermeksizin görevine gelmeyen davacının İş akdinin feshedilmesine kendi kusuru ile sebep olduğunu, davacının tamamen haksız kazanç elde etme çabası içinde olduğunu, davacının fazla mesai iddiasının da gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin kurumsal bir yapıda çalıştığını, fazla mesai yapıldığında bu durumu bordrolara yansıtarak işçilere gereken ödemelerin yapıldığını, davacının yıllık izinlerini de kullandığını, bu durumun da sabit olduğunu, eczane işyerinde kışın 09.00- 19.00 yazın ise 09,00-19,30 saatleri arasında çalışılmasının zorunlu olduğunu, davacının Ağustos 2014 ayına ilişkin 3 günlük ücret alacağını alması için davacının aradığını, “gelip alacağını” bildirdiğini, müvekkilinin sadece Ağustos 2014 ayına ilişkin 3 günlük ücret ödemesi gerektiğini, bu ücretin de davacının adresine konutta ödemeli olarak gönderildiğini, davacının müvekkilinden ihbar-kıdem tazminatı, fazla mesai alacağı, yıllık izin alacağı ve ücret alacağı bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının işçilik alacaklarını ödenmemesi nedeni ile davacı tarafından iş akdinin haklı nedenle feshedildiğinin kabul edildiği bu nedenle kıdem tazminatına hükmedildiği, hizmet akdinin davacı tarafından sonlandırılmış olması nedeni ile ihbar tazminatının reddi gerektiği, tanık beyanlarına ve bilirkişi raporuna göre fazla mesai alacağı olduğunu, davacının yıllık izinlerini kullandığına dair davalı işverenin delil ibraz edemediği bu nedenle yıllık izin talebinin ve ücret alacağının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde davacının iş akdine davalı işveren tarafından 05.08.2014 tarihinde son verildiğini, istifa dilekçesinin yazdırıldığını bu dilekçede belirtilen fesih nedeninin gerçekle alakasının olmadığını belirterek diğer işçilik alacaklarının yanında kıdem ve ihbar tazminatı talep etmiştir. Davalı işveren davacının devamsızlık yaptığını savunmuştur. Mahkemece davacının iş akdini haklı nedenle feshettiği kabul edilerek kıdem tazminatını kabul etmiş ise de bu kabul dosya kapsamı ile örtüşmemektedir.
Dosyada mevcut davacı adına imza taşıyan el yazılı … ilçesindeki kırtasiyeden gönderildiği anlaşılan 05.08.2014 tarihli faks içeriğinde aynen ” Sayın …, bilindiği üzere ikametgahımın değişmesi nedeniyle zorunlu nedenlerle işyerinizden ayrılmak zorunda kaldım. Hizmet süreme göre hesaplanacak kıdem tazminatımın hesaplanarak ödenmesi hususunu takdirlerinize arz ederim” şeklinde talepte bulunulduğu görülmektedir. Davacının iş akdinin dava dilekçesindeki iddianın aksine “ikametgahının değişmesi nedeni ” ile feshettiğini açıkça belirtmiştir. İşçinin ikametgahının değişmesi haklı fesih nedeni olmayıp bildirilen fesih sebebide değiştirilemeyeceğinden iş akdini haklı nedenle feshetmeyen davacının kıdem tazminatı talebinin de reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.