Hürriyet Mahallesi, Kız Kalesi Sokak No:3 İç Kapı: 2, 34403 Kâğıthane/İstanbul
trenfrdearruroja

Uyuşturucu Madde Kullanım Sınırının Tespiti ve Sentetik Kannabinoidler: Hukuki Değerlendirme

Uyuşturucu Madde Kullanım Sınırının Tespiti ve Sentetik Kannabinoidler: Hukuki Değerlendirme

Uyuşturucu madde suçları, ceza hukukunda en çok tartışılan ve düzenlemeye tabi tutulan konuların başında gelmektedir. Türk hukukunda esrar maddesi için belirli bir kullanım sınırı benimsenmiş olsa da, sentetik kannabinoid olarak bilinen bonzai için net bir sınır bulunmamaktadır. Bu durum, yargılamalarda farklı değerlendirmelere yol açmaktadır. Peki, bir kişinin uyuşturucu maddeyi kullanım amacıyla mı yoksa ticari amaçla mı bulundurduğu nasıl tespit edilmelidir? Avrupa’daki ülkelerde bu konu nasıl ele alınmaktadır?

Sentetik Kannabinoidlerin Hukuki Durumu

Sentetik kannabinoidler, doğal esrarın etken maddesi olan THC’nin kimyasal olarak taklit edilmesiyle üretilen yapay maddelerdir. Bonzai ve benzeri sentetik uyuşturucular, doğrudan laboratuvar ortamında üretildiği için etkileri ve zararlılık oranı doğal esrara kıyasla çok daha yüksektir. Bu yüzden, birçok ülke bu maddeleri ağır cezalarla düzenlemekte ve esrar maddesine kıyasla daha sıkı denetimler uygulamaktadır.

Türkiye’de sentetik kannabinoidler için belirlenmiş net bir kullanım sınırı bulunmamaktadır. Yargıtay, her somut olay özelinde değerlendirme yaparak, ele geçirilen miktarın kişisel kullanım mı yoksa ticaret amacı mı taşıdığını belirlemektedir. Esrar için belirlenen sınır, genellikle kullanıcıların günlük tüketim miktarlarına ve bilimsel raporlara dayandırılırken, sentetik uyuşturucular için benzer bir standart bulunmamaktadır. Bu nedenle, kararlar daha çok maddenin bulunduruluş şekli, kişinin beyanları ve diğer deliller üzerinden şekillenmektedir.

Kullanım Amacıyla Toplu Uyuşturucu Temini ve Hukuki Değerlendirme

Yargıtay’ın bazı kararlarında, ele geçirilen maddenin belirlenen kullanım sınırını aşması halinde, otomatik olarak uyuşturucu ticareti suçunun varlığına hükmedildiği görülmektedir. Ancak bu yaklaşım, yalnızca biçimsel bir gerçekliğe dayanarak karar verilmesine yol açabilir ve adil bir yargılama ilkesini ihlal edebilir. Oysa ceza yargılamasının nihai amacı, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır.

Gerçek hayatta, kullanıcılar kimi zaman yakalanma riskini en aza indirmek veya tedarik zincirine sürekli dahil olmamak için birkaç günlük ya da birkaç haftalık miktarda maddeyi topluca temin edebilirler. Bu tür durumlarda “kullanım sınırının aşılması” şeklinde soyut bir ölçüte dayanarak kişiyi doğrudan satıcı olarak değerlendirmek, ceza hukukunun “şahsilik” ve “orantılılık” ilkeleriyle bağdaşmaz.

Gerçek Hayat ile Hukuki Değerlendirme Arasındaki Fark

Ceza hukukunda şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği, kişinin uyuşturucu ticareti yaptığı kesin delillerle ispatlanmalıdır. Aksi halde, yalnızca belirlenen sınırı geçtiği gerekçesiyle ticaret suçundan mahkûm edilmesi adaletsiz sonuçlara yol açabilir. Burada temel ayrım şu noktalarda yapılmalıdır:

  1. Toplu Alımın Gerçekten Kişisel Kullanıma Yönelik Olup Olmadığı

    • Kullanıcılar bazen tedarik riskini azaltmak, satıcılara sürekli gitmekten kaçınmak veya kendi bağımlılıklarını yönetmek için belirli bir miktarı bir seferde alabilirler.
    • Ele geçirilen maddenin kaç güne yeteceği, kişinin kullanım alışkanlıkları ve bağımlılık düzeyine göre belirlenmelidir.
    • Örneğin, sentetik kannabinoidler hızlı tolerans gelişimi nedeniyle daha sık kullanılır. Bir kişinin günlük tüketim miktarı dikkate alınarak, ele geçirilen maddenin gerçekten uzun süreli kullanım için mi, yoksa satış amacıyla mı bulundurulduğu anlaşılabilir.
  2. Ele Geçirilen Maddenin Paketlenme Şekli

    • Ticaret suçunun oluşabilmesi için, maddenin satışa hazır hale getirilmiş olması önemli bir kriterdir.
    • Tek bir paket halinde ve kişinin özel alanında (ev, araç, çanta vb.) bulunan madde, kişisel kullanım yönündeki iddiayı güçlendirebilir.
    • Ancak birden fazla küçük paket halinde ve farklı kişilerle bağlantılı olarak ele geçirilen madde, ticaret şüphesini artırır.
  3. Sanığın Bağımlılık Durumu ve Kullanım Geçmişi

    • Sanık daha önce uyuşturucu kullanıcısı olarak mı biliniyor, yoksa uyuşturucu ticareti ile ilgili sabıkası var mı?
    • Daha önce benzer miktarda maddeyle yakalanmış ve kişisel kullanım kapsamında değerlendirilmiş mi?
    • Tıbbi raporlar, bağımlılık testi ve kişinin savunması, kullanım amacının doğrulanması açısından önemli delillerdir.
  4. Telefon Kayıtları, Para Trafiği ve Bağlantılar

    • Ticaret suçunun ispatlanabilmesi için kişinin satıcı olduğuna dair delillerin olması gerekir.
    • Telefon mesajları, alıcılarla yapılan konuşmalar, banka hareketleri gibi yan deliller olmadan, sadece madde miktarına dayanılarak ticaret suçlaması yapılması hukuken sakıncalıdır.

Ceza Hukukunda Maddi Gerçeklik Esas Olmalıdır

Ceza yargılamasının amacı, biçimsel olarak belirlenmiş sınırlara dayanarak ezbere karar vermek değil, her olayın kendi somut gerçekliği çerçevesinde adil bir sonuca ulaşmaktır. Kullanım sınırının aşılması mutlak anlamda ticaret suçunu oluşturmaz; kişisel kullanım amacıyla toplu alım ihtimali her zaman değerlendirilmelidir.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken hususlar:

  • Kullanım sınırı belirlenirken bilimsel veriler, bağımlılık düzeyleri ve maddelerin etkileri dikkate alınmalıdır.
  • Hukuki değerlendirmeler salt rakamsal veriler üzerinden değil, olayın bütün koşulları göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.
  • Her büyük miktar, ticaret anlamına gelmez; sanığın bağımlı olup olmadığı, maddenin nasıl saklandığı ve delillerin bütünlüğü göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Ceza hukukunun orantılılık ilkesi gereği, yalnızca kullanım sınırını aşan miktarda uyuşturucu madde bulundurduğu için ticaret suçundan ceza verilmesi yerine, sanığın gerçek durumu değerlendirilerek bireyselleştirilmiş bir karar verilmelidir.

Soruşturma Makamlarının Sorumluluğu: Etkin Delil Toplama ve Uyuşturucu Kaynaklarına Yönelik Mücadele

Uyuşturucu suçlarıyla mücadelede yalnızca kullanıcıları hedef almak yerine, bu maddelerin üretim ve dağıtım ağlarını ortadan kaldırmak esas hedef olmalıdır. Soruşturma makamlarının en önemli görevi, suçun maddi unsurlarını eksiksiz ve hukuka uygun şekilde tespit etmek ve keyfi değerlendirmelerden kaçınmaktır.

Delil Toplama Sürecinde Hukuka Uygunluk Esastır

Ceza yargılamasında hukuka uygun delil elde edilmesi temel bir prensiptir. Bir kişinin uyuşturucu ticareti yaptığına dair kesin ve inandırıcı deliller bulunmadan, yalnızca ele geçirilen madde miktarına bakarak mahkûmiyet kararı vermek adalet ilkeleriyle bağdaşmaz.

  • Arama ve el koyma işlemlerinin CMK’ya uygun yürütülmesi gerekmektedir. Hukuka aykırı deliller, yargılamayı sakatlayarak sanık aleyhine telafisi imkânsız sonuçlar doğurabilir.
  • Sanığın iletişim trafiği, mali hareketleri ve tanık beyanları gibi ek delillerle durumu netleştirilmelidir. Maddi gerçek ancak kapsamlı ve titiz bir soruşturma ile ortaya çıkarılabilir.
  • Kişinin bağımlı olup olmadığı araştırılmalı, uyuşturucu ticareti suçlaması yöneltilmeden önce kullanım amacı ile bulundurma olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Sadece Kullanıcıları Cezalandırmak Yerine Uyuşturucu Kaynaklarına Yönelinmeli

Uyuşturucu ile mücadelede asıl hedef, bu maddeleri piyasaya süren kişi ve organizasyonların ortaya çıkarılması olmalıdır. Kullanıcıları cezalandırmak, sistemin işleyişine yönelik köklü bir çözüm sunmaz ve yalnızca görünürde bir mücadele olarak kalır.

  • Uyuşturucu üretim yerlerinin tespiti ve imhası, devletin asli sorumlulukları arasındadır. Kullanıcıları cezalandırırken, bu maddelerin piyasaya sürüldüğü asıl kaynakların göz ardı edilmesi, mücadeleyi eksik bırakır.
  • Uyuşturucu dağıtım zinciri araştırılmadan bireysel vakalara odaklanmak, suçun temel kaynağını ortadan kaldırmaz. Bu nedenle, etkin istihbarat ve operasyonel çalışmalar ile suç örgütleri hedef alınmalıdır.

Ölçülülük İlkesi Göz Ardı Edilmemelidir

Uyuşturucu suçlarında ölçülülük ilkesi, hem soruşturma sürecinde hem de yargılama aşamasında dikkate alınmalıdır.

  • Madde miktarı, tek başına ticaret suçunun kanıtı olarak görülmemelidir. Kişisel kullanım amacıyla belirli bir süre yetecek miktarda alım yapılmış olabilir.
  • Delillerin bütüncül değerlendirilmesi gereklidir. Tek bir ölçüte dayalı mahkûmiyet kararları, adaletin zarar görmesine neden olabilir.
  • Şüpheden sanık yararlanır ilkesi çerçevesinde, kesin deliller olmadan ticaret suçlaması yöneltilmemelidir.

Avrupa’daki Uygulamalar

Avrupa’da uyuşturucu madde politikaları ülkelere göre büyük farklılıklar göstermektedir. Genel olarak, esrar gibi daha hafif uyuşturucular için kişisel kullanım sınırları belirlenmişken, sentetik kannabinoidler gibi daha tehlikeli maddelere yönelik daha katı cezalar uygulanmaktadır.

  • Hollanda: Hollanda, esrar gibi hafif uyuşturucular için tolerans politikası uygulamakta ancak sentetik kannabinoidler gibi tehlikeli maddelere karşı çok daha katı yasalar benimsemektedir. Kişisel kullanım sınırını aşan miktarlar, otomatik olarak ticaret şüphesi doğurur ve ağır cezalara neden olur.

  • Almanya: Almanya’da uyuşturucu kullanımına yönelik ceza politikası, madde türüne ve miktarına bağlı olarak değişmektedir. Federal hükümet, esrar için belirli bir kullanım sınırı koyarken, sentetik kannabinoidler için bu sınır daha düşüktür ve suçun ağırlığına göre değişkenlik gösterir.

  • İngiltere: İngiltere’de uyuşturucu suçları, madde türüne göre sınıflandırılmaktadır. Sentetik kannabinoidler, en ağır kategoride yer almakta ve bunların bulundurulması veya satışı ciddi hapis cezalarına yol açmaktadır.

  • Portekiz: Portekiz, uyuşturucu kullanımını suç olmaktan çıkararak rehabilitasyon odaklı bir sistem benimsemiştir. Ancak, belirli bir miktarın üzerinde uyuşturucu bulundurmak, tedavi programlarına yönlendirme veya idari cezalar ile sonuçlanmaktadır.

Sonuç ve Öneri

Özetle, yargılamada maddi gerçekliği tespit etmek için:

  1. Tek başına madde miktarına dayanarak suçun vasfını belirlemek yerine,
  2. Sanığın kullanım alışkanlıkları, bağımlılık düzeyi, ele geçirilen deliller ve maddenin saklanma şekli gibi kriterler dikkate alınmalıdır.
  3. Sanığın savunması destekleyici delillerle örtüşüyorsa, kullanım sınırını aşan miktarlarda dahi ticaret suçlaması yapılmamalıdır.

Bu şekilde, yalnızca biçimsel gerçekliğe değil, hayatın olağan akışına uygun olan maddi gerçekliğe uygun bir ceza hukuku uygulaması sağlanabilir.

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Bir Yorum Yazın

Hukuki Danışmanlık Ücretlidir. İletişim ve Randevu için arayabilirsiniz.