
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının arttığı günümüzde, bu konu yalnızca toplumsal değil, hukuki bir tartışma alanı da oluşturmuştur. Ancak, her gergin ifade veya eleştirel söz “tehdit suçu” (TCK m.106) kapsamında değerlendirilemez. Özellikle hasta veya yakınının öfke veya hayal kırıklığıyla söylediği bazı sözlerin, yakınma veya eleştiri niteliğinde olup olmadığının ayırt edilmesi gerekir.
Bu kapsamda son dönemde gündeme gelen “Daha sonra diyorlar ki doktorları niye dövüyorlar” ifadesi, doğrudan tehdit olarak mı yoksa bir serzeniş olarak mı kabul edilmelidir? Bu yazımızda, Türk Ceza Kanunu ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde bu ifadeyi hukuken değerlendiriyoruz.
Yazı İçeriği
Tehdit Suçunun Unsurları (TCK m.106)
Tehdit suçu, bir kimsenin hayatına, vücut bütünlüğüne veya özgürlüğüne yönelik saldırı olacağı korkusunu doğuracak şekilde, zarar verme iradesinin bildirilmesidir.
Ancak, tehdit suçunun oluşabilmesi için şu unsurların bir arada bulunması gerekir:
- Belirli bir kişiye yönelmiş olma,
- Gerçekleşme ihtimali bulunan bir zarar tehdidi,
- Mağdurda ciddi bir korku yaratma potansiyeli,
- Failin kastının mağduru korkutma amacına dayanması.
Bu unsurlardan herhangi biri eksikse, tehdit suçu oluşmaz.
İfadenin Hukuki Niteliği: Yakınma mı, Tehdit mi?
“Daha sonra diyorlar ki doktorları niye dövüyorlar” ifadesi, yüzeysel olarak değerlendirildiğinde olumsuz bir çağrışım içerse de, failin bu sözü hangi bağlamda söylediği belirleyicidir.
Bir kimsenin sağlık hizmeti alırken yaşadığı hayal kırıklığını veya öfkesini dile getirmesi, her zaman ceza hukuku anlamında bir tehdit olarak kabul edilmez.
Bu ifadede fail, gelecekte gerçekleşecek bir saldırı tehdidinde bulunmamakta; aksine, toplumdaki doktorlara yönelik şiddet olaylarını gerekçe göstererek durumu eleştirmekte veya yakınmaktadır. Bu yönüyle söz, bir tehdit değil, toplumsal bir serzeniştir.
Yargıtay’ın Görüşü: 4. Ceza Dairesi 2014/3737 E., 2016/8388 K.
Bu konuda Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 27.04.2016 tarihli kararı, benzer nitelikteki bir olaya açıklık getirmektedir. Kararda sanığın doktora hitaben söylediği,
“Doktorları boşuna vurmuyorlar, boşuna sıkmıyorlar”
şeklindeki sözlerin tehdit değil, yaşadığı olaylar nedeniyle yakınma niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
Yargıtay şu değerlendirmeyi yapmıştır:
“Sanığın, müştekiye hitaben söylediği kabul edilen sözlerinin, müştekinin kendisinin veya yakınının hayatına, ya da vücut dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit suçunu oluşturmayacağı, yaşadığı olaylar sebebiyle yakınma niteliğinde olduğu gözetilmeden, beraati yerine kanuni olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır.”
Bu içtihat, yalnızca tehdit suçunun sınırlarını çizmekle kalmayıp, ifadenin niyetine ve bağlamına önem verilmesi gerektiğini de ortaya koymaktadır.
Kişisel Hukuki Görüşüm
Kanaatimizce, “Daha sonra diyorlar ki doktorları niye dövüyorlar” ifadesi de aynı şekilde yakınma ve eleştiri içeren bir cümledir.
Fail, bu sözüyle bir doktora saldırma iradesini veya niyetini ortaya koymamaktadır. Tam tersine, yaşadığı olaya yönelik öfkesini, sistemin aksaklıklarını vurgulayan bir dille ifade etmektedir.
Dolayısıyla, bu ifadeyi sarf eden kişinin cezalandırılması adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmaz.
TCK m.106’nın koruma amacına uygun bir yorumla bakıldığında, failin kastı tehdit değil, serzeniş olarak değerlendirilmelidir.
Yargıtay içtihatları ve failin sözlerinin anlam bütünlüğü dikkate alındığında şu sonuçlara ulaşılmaktadır:
✅ İfade belirli bir kişiye yönelik değildir.
✅ Somut bir zarar verme tehdidi içermez.
✅ Korkutma kastı bulunmamaktadır.
✅ Sözler, toplumsal bir eleştiri ve yakınma mahiyetindedir.
Bu nedenle, “Daha sonra diyorlar ki doktorları niye dövüyorlar” şeklindeki sözlerin TCK m.106 kapsamında tehdit suçunu oluşturmadığı, failin bu sebeple cezalandırılmaması gerektiği kanaatindeyiz.