Türk Ceza Kanunu’nda Çocuk Düşürtme ( Kürtaj ) Suçu ve Cezası
Türk Ceza Kanunu beşinci bölümünde Madde 99’da düzenlenmiş olan Çocuk düşürtme ve Madde 100’de Çocuk Düşürme suçlarını inceleyeceğiz.
Çocuk düşürme suçu, kişilerin çocuk sahibi olmalarına engel haksızlıkları yaptırıma bağlamaktadır. Fakat günümüzde, özellikle gebeliği sonlandırma hakkının esnetilmeye ve genişletilmeye çalışılması, zamanla ahlak ve etiğin değiştiği ve genişlediği tartışmalarına sebep olmuştur.Ceza hukuku açısından çocuk düşürme fiilinin suç sayılması konusunda, bir görüş birliği bulunmasına karşılık, kadının kendi istemiyle çocuk düşürmesi fiillerinin suç sayılarak cezalandırılmasına ilişkin görüş ayrılığı ve tartışmalar günümüzde de devam etmektedir. Bu fiillerin suç olmaktan çıkarılması yönünde güçlü bir eğilim bulunmaktadır. Bir tarafta insan türüne ait, ana rahminde gelişen ceninin yaşamı, diğer tarafta kadının gebeliğin devamını tercih etmesi arasında makul ve meşru sınırın çizilmesi, çözümü zor bir sorun görünümündedir. Kanaatimizce dünya genelinde ortak bir düzenleme imkânı mümkün görünmese de, her toplumun gelmiş olduğu seviye dikkate alınarak, bir hukuki düzenlemenin yapılması, en makul çözüm görünümündedir. Nitekim Türk Ceza Kanunumuz, tıbbi zorunluluk dışında her anne adayına tanınan on haftalık gebeliği sonlandırma süresini dikkate alarak bir suç tanımı düzenlemiştir.Kanun koyucu, bu suç tanımıyla öncelikle ana rahmine yerleşmiş ceninin yaşam hakkını korumayı amaçlamıştır.
Türk Ceza Kanunu Madde 99/1 fıkrasına göre;
Rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu fıkraya göre kadının rızası olmadan kendi iradesi dışında gerçekleşmiş olan her türlü işlemi gerçekleştiren kişinin alacağı ceza belirtilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus bu kişilerle alakalı herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Yani hekim,ebe, hemşire gibi sağlık personellerini ayırmamıştır. Bu fıkraya göre sadece kadının rızasının olmaması esas alınmıştır.
Türk Ceza Kanunu Madde 99/2 fıkrasına göre;
(2) Tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda, çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
2. fıkrada hem düşürten kişiye hem düşüğü gerçekleştiren kadına ceza sorumluluğu yüklenmiştir. Esas olarak “tıbbi zorunluluğun olmaması” koşulu öngörülmüştür. Bu fıkraya göre kadının rızası bulunsa dahi 10 haftadan fazla bir gebelik söz konusuysa bu durumda yapılacak kürtaj ( çocuk düşürtme ) suç sayılacaktır.
Türk Ceza Kanunu Madde 99/3 fıkrasına göre;
(3) Birinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi altı yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması halinde, onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Kanunun bu fıkrasında 1.fıkraya atıfta bulunarak kadının rızası olmadan yapılan çocuk kürtajında kadının beden ve ruh sağlığı bakımından veya ölümüne sebebiyet verilmesi sonucunda gerçekleşmesi durumunda verilecek ağırlaştırılmış hapis cezasını düzenlemiştir.
Türk Ceza Kanunu Madde 99/4 fıkrasına göre;
(4) İkinci fıkrada yazılı fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Bu fıkraya göre ise rızaya dayalı bir çocuk düşürtme durumunda verilecek cezanın ağırlaştırılmış hali düzenlemiştir. Her halükarda kadına verilecek ceza 2.fıkra hükmüne göre değerlendirelecektir. Bu fıkrada çocuk düşürtmeyi gerçekleştiren kişi hakkında uygulanacaktır.
Türk Ceza Kanunu Madde 99/5 fıkrasına göre;
(5) Rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi halinde; iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan diğer fiiller yetkili olmayan bir kişi tarafından işlendiği takdirde, bu fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılarak hükmolunur.
Bu fıkra 2.fıkranın detaylandırılmış daha özel bir hali niteliğindedir. Bu fıkraya göre kadının kendi rızasıyla çocuk düşürme işlemini yetkisiz kişi tarafından yapılması halinde yetkisiz kişi hakkında verilecek hapis cezasını düzenlemiştir. Kanunun koyucu bu fıkrada eğer ki kadının beden ve ruh sağlığı yönünden zarara uğraması halinde ise kişi hakkında verilecek ceza yarı oranında arttırım yapılmasını öngörmüştür.
Bu fıkrada belirtilen “yetkisiz kişi” kavramı çok önemlidir. Peki bu durumda araştırılması gereken konu çocuk düşürtme operasyonlarında yetkili kişinin kim olduğu meselesidir.
1983 tarihli Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük’ün 3.maddesinin 1. fıkrasında açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre ;
Gebeliğin onuncu haftası doluncaya kadar kadının sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde, istek üzerine rahim tahliye edilir.
Rahim tahliyesi, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarınca yapılır.
Ancak, Bakanlıkça açılan eğitim merkezlerinde kurs görerek yeterlik, belgesi almış pratisyen hekimler, kadın hastalıkları ve doğum uzmanının denetim ve gözetiminde menstrüel regülasyon yöntemiyle rahim tahliyesi yapabilirler.
Bu kişiler bakımından tüzükte uygulama yeri bakımından bir sınırlama yapılmamıştır. Tüzüğün 4.madde-sinin 1.fıkrasında;
On haftayı geçmeyen gebelikte, rahim tahliyesini,
a) Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları mesleklerini uyguladıkları yerlerde,
b) Pratisyen hekimler menstrüel regülasyon yöntemiyle resmi tedavi kurumlarındayaparlar.
Anestezi gerektiren tahliyeler ise, anestezi uygulanabilen resmi tedavi kurumlarıyla özel hastanelerde yapılır.
şeklinde çocuk düşürtme yani kürtaj işlemlerinde yetkili kişiler belirtilmiştir. Kaldığımız yerden devam edecek olursak;
Türk Ceza Kanunu Madde 99/6 fıkrasına göre;
(6) Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir.
Bu kanun fıkrasına göre istismara uğramış mağdur kadınların suç sonucu gebe kalmasındaki durumu düzenlemiştir. Bu fıkraya göre ise 10 haftalık çocuk düşürtme süresi bu fıkrada daha uzun tutularak 20 hafta olarak uzun tutulmuş ve mağdur kadının daha fazla bir mağduriyet yaşamaması amaçlanmıştır. Yine kadının rızası halinde kadına ceza verilmeyecek olması ve hekimlerin çocuk düşürtme işleminin nasıl yapılması gerektiğini düzenlemiştir.
Türk Ceza Kanunu Madde 100/1 fıkrasına göre;
(1) Gebelik süresi on haftadan fazla olan kadının çocuğunu isteyerek düşürmesi halinde, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Bu maddede kadının isteyerek 10 haftalık çocuğunu düşürmesi halinde verilecek cezayı düzenlemiştir. Burada Türk Ceza Kanunu 99/2 ‘de benzerlik görünmüş olsa da bu madde biraz daha genel diyebiliriz. T.C.K. 99/2’de çocuk düşürme işlemi yapan bir kişi bulunurken bu maddeye göre tek başına yapılabilecek bir çocuk düşürme işleminden bahsedilmiştir. Örneğin kadının bilerek ilaç içmesi veya çocuk düşürmek saikiyle kendine zarar vermesi durumları söylenebilir.
Anlaşıldığı üzere çocuk düşürme işlemine yani kürtaj işlemine genel olarak 10 haftadan sonra yapılan işlemlerde hem kadın hemde çocuk düşürtme işlemini gerçekleştiren kişi hakkında kanun ciddi hapis cezaları öngörmüştür. Bu sebeple bu davalar için mutlaka hukuki yardım almanız böylece bir avukat ile davanızı takip etmenizde büyük bir yarar bulunacağını söylemeliyim.
Saygılar.